Allah’ım hep mi aynı sözler sarf edilir, eski bayramlar nerde? Diyenlerden misiniz yoksa sizde. Ben değilim arkadaş, sizlerde olmayın. Benim zamanımdayken yada eski bayramlar cümleleri artık herkesi sıkıyor ya da çocuklarımız bu sözlere aşina olmuş durumda. Geçerliliği kalmamış bir söz haline geldi.
Bunun gibi laflar söyleyene kadar şimdiki bayramları da o zamanki bayramlar gibi yapsak ne olur? Bizler de evlatlarımıza malum televizyon dizilerini seyrettirmesek, onlarla alışkanlıklarımız, dinimiz, tarihimiz vb. konularında sohbetler etsek. Ramazan ayında dualarla geçen oruçları yaşasak, dede, oğul torun olarak teravih namazlarına gitsek. Kurban bayramı arifesinde kurban pazarlarına gidip o el sıkışmalarını izlesek, bizde kolumuz kopana kadar pazarlık yapsak. Bin bir hazla kurbanlığımızı evimize getirsek. Evlatlarımıza yarın kesilecek olan kurbana su verdirsek. Çocuklarımıza yarın bayram diye bütçemiz yettiğince bayramlıklar alsak. Yatmadan önce baş ucunda yeni kıyafetlerle yarının hayaliyle uyutsak onları. Bayram sabahı gözümüzden akan uykuya inat kalksak hepimiz beraber bayram namazını eda etsek. Namazdan çıkışta sıraya geçsek cami önünde bayramlaşmak için. Analarımızın, eşlerimizin hazırladığı sabah kahvaltısını gıcır,gıcır bayramlıklarımızla yesek. Öpülen ellerin ardından çocuklarımıza harçlık versek. O yabancı, bu bilmediğim demeden herkesle bayramlaşsak. Akrabalarımızın evlerini ziyaret ederek onların hallerini sorsak, dertlerine ortak olsak. Sokaklarımız birbirine gülen, selamlaşan insanlarla dolsa. Bacaklarımızın dermanı kalmamacasına gezsek o gün. Akşam yemeği vakti ailenin en büyüğünün evinde tüm hala, amca, teyze, dayı toplansak, çocuklarımız ve yeğenlerimizle birlikte. Bin bir çeşit yemekleri bin bir soydan gelmiş gelinler ve kızlar hazırlasa. Bayramlıklarını yemek lekesi yapsa çocuklarımız onu temizlemek için koşsa eşimiz, kardeşimiz, yengemiz. Toplanan sofranın ardından sıcak bir çay yudumlasak dede, baba, biz ve çocuklarımız. Sen elli lira ben yetmiş lira topladım diye bağrışsa çocuklarımız ayaklarımızın dibinde. Ve biri ben kumandalı araba alacağım, biri ben bebek alacağım diye hayaller kursa doğacak gün için. Bu lafa gerek kalır mı hiç ? Soruyorum kalır mı?
KALMAZ.
Kalmaz ama bizler bu lafı söylerken, kendi yaşadığımız eski bayramları çocuklarımıza yaşatmıyoruz işte. Yaşatmadığımız içinde nerede eski bayramlar diyoruz değil mi? Kimimiz şimdi o kadar yol gidilir mi diyoruz, güya çok çalıştık ya tatil olsun evde kafa dinleriz diyoruz. Kimimiz dokuz gün tatil değerlendirelim diyoruz tatil yerlerine gidip deniz sefaları sürüyoruz. Bayram tatili bittiğinde iş yerinde yada sokakta nerede eski bayramlar diyoruz sonra.
Bu sözün çıkış noktası bizleriz, eski bayramları yaşatmayan da bizleriz. Sonra da batı kültürlü dizi filmlerini seyreden çocuklarımız bazı yanlışlar yada hatalar yaptığında hatayı başkalarında arıyoruz. Dinini, örfünü anlatmadığımız, yaşatmadığımız çocuklarımızı başkaları yetiştiriyormuş gibi umarsızca konuşuyoruz.
Yetiştiren kim? Biz,
Onlara hayatı ve yaşamayı öğreten kim? Biz,
Çocuklarımızın örnek aldığı ebeveyni kim? Biz,
Nerde eski bayramlar diyen kim? O da biz.
O halde suçlu kim ? MAALESEF BİZ.
Sorunun kaynağı bizsek, çözüm kaynağı da biziz sayın okurlar biz. Ne konuşacağız o eski bayramlardan ne de kötü örnek olacağız. Bizi yetiştiren ana ve babaların bize yaşattıklarını bizlerde evlatlarımıza yaşatacağız.
Nerde o eski bayramlar diyeceksek yabancı ülke kültürlerinin boyunduruğu altında ezilip, belki de üç beş bayram sonra tükenip gideceğiz.
Hep o eski bayramları yaşatan Ana, Babalar olmanız dileğiyle, herkese şimdiden hayırlı bayramlar diliyorum.