

“Deprem dirençli kentler oluşturmak zorundayız” diyen Prof. Dr. Görür, “Halkımızın, ana kent bileşenlerinin depreme dirençli hale getirilmesini talep etmesi ve yetkilileri bu konuda zorlaması gerekmektedir. Olası bir Marmara depremi ülkemiz için tamir edilemez yaralar açabilir. Ekonomik bağımsızlığımızı kaybedecek duruma gelebiliriz. Depreme hazırlık sadece para ile olmaz önce gerekli anlayışa ve zihniyete sahip olunması gerekiyor. Bir sabah kalkacağız ve yine 10 binler ölecek, bunu kabullenmemeliyiz. Depreme dirençli kentler oluşturmadığımız sürece biz her depremde ağır darbeler yemeye ve ağır faturalar ödemeye devam ederiz” diye konuştu.
Tekirdağ özelinde Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın durumu ve olası bir Marmara depreminin Tekirdağ’a etkileri konusunda da açıklamalarda bulunan Prof. Görür, Kuzey Anadolu Fayı’nın en tehlikeli fay hattı konumunda olduğunu belirterek, “Marmara Bölgesi’nde sismik bir boşluk söz konusu. Bu sismik boşluk dolmak zorunda. Dolayısıyla Marmara’da bir deprem olması kaçınılmaz. 1912 Şarköy depremi sonrasında Tekirdağ Fayı kırılmış olabilir. O bölgede yaptığımız araştırmalarda gördük ki denizin altında o bölgede taze bir kırık söz konusu. Yani 1912 depreminde Tekirdağ fayı kırılmış ve enerjisini boşaltmış olabilir. Bu Tekirdağ için iyi bir durum ama bu demek değildir ki Tekirdağ için her şey bitmiş. Diğer faylarda Tekirdağ’a çok uzak değil ve Marmara’da olacak olası bir deprem Tekirdağ’ı da etkileyecektir.” dedi.
Kaynak: igf

