İnce bir kara şeridiyle ana karaya bağlı olan İnceburun Yarımadası, bir ada kadar izole, bir yarımada kadar ulaşılabilir. Koyun girişinde derin olan sular, sahile doğru yumuşakça sığlaşıyor. Dip yapısındaki yosunlar ise ilerledikçe yerini ince kumlara bırakıyor. Bu doğal geçiş, yüzme keyfini artırırken, denizcilere de rahat bir demirleme olanağı sunuyor.
Meltem rüzgârlarına karşı korunaklı olan Gebekse Koyu, aynı zamanda sağanaklardan da etkilenmeyen güvenli bir liman niteliğinde. Bu nedenle teknelerin uğrak noktası hâline gelen koyda, hem alargada kalmak hem de iki yakadan koltuk alarak kıçtan kara olmak mümkün.

Doğa ve Tarihin Kucaklaştığı Koy
Koyun çevresinde zeytin ağaçlarıyla süslenmiş yamaçlar, günün her saatinde kartpostal gibi manzaralar sunuyor. Plaj ve çevresindeki tepelerde, Bizans döneminden kaldığı tahmin edilen harabeler bulunuyor. Bu kalıntılar arasında denize hâkim bir noktaya inşa edilmiş eski bir kilise özellikle dikkat çekiyor.
Beyaz Çakıllı Plaj ve Sessizliğe Dair Bir Sır
Bembeyaz çakıllarla kaplı plajı, gün boyunca Marmaris’ten gelen tur tekneleriyle dolup taşıyor. Gün içinde koy oldukça hareketli olsa da, asıl büyüsünü akşam saatlerinde gösteriyor. Eğer kalabalıktan uzak, dingin bir deniz deneyimi arıyorsanız, Gebekse’ye saat 16.00’dan sonra varmanız ve sabah 11.00’den önce ayrılmanız öneriliyor.

Sakinlik, doğallık ve tarihle iç içe bir deniz molası arayanların mutlaka uğraması gereken Gebekse Koyu, Ege’nin gizli kalmış cevherlerinden biri olmaya devam ediyor.
Şefiye YILDIRIM