Sevgili okurlarım,
Köşeme başlamadan önce fonda “Cimbombom” marşı açılsın, hafif sesle… Çünkü yine geldik o meşhur aya: Mayıs! Ve ne yazık ki, her Mayıs geldiğinde bir kesim için kalp kırıklığı, diğer kesim için kupa sevinci demek bu mevsim.
Anladınız siz onu…
Çünkü efendim, Mayıs Galatasaraylıdır. Ve her yıl bu zamanlar geldiğinde, Galatasaraylılar sırtlarını koltuklarına yaslayıp “Ah be, ne Mayıs’tı ama!” diye iç geçirirken, Fenerbahçeliler biraz düşünceli, biraz sessiz, biraz da “Bu sene de mi olmadı?” moduna girer. Neden mi?
Unutulmaz Bir Tarih: 17 Mayıs 2000
Galatasaray’ın Türk futbol tarihine altın harflerle yazdığı gece… UEFA Kupası finalinde Arsenal’i mağlup ettiğimiz ve Avrupa’ya adımızı ezberlettiğimiz o destansı zafer. 17 Mayıs gecesi bizim bayramımızdır. Siz ise o tarihte televizyonu kapatıp erkenden uyudunuz belki, ya da sessizce izlediniz. Ama ne olursa olsun, her 17 Mayıs’ta yine hatırlayacaksınız.
Şampiyonlukların Adresi Belli
Süper Lig’in final düdükleri genelde Mayıs ayında çalar. O düdük çaldığında kupayı kaldıran taraf, çoğunlukla Galatasaray’dır. Yani biz o ayda sahada tur atarken, siz sosyal medyada sessize geçersiniz. Her sene sezon sonuna umutla girersiniz ama final tabelasında bir kez daha Galatasaray yazar.
Kadıköy’ün Sessiz Gecesi
Unutulmaz anlardan biri de Kadıköy’de gelen şampiyonluktur. Yıllarca “Kadıköy’de Galatasaray kutlama yapamaz” dediniz. Sonra bir Mayıs akşamı, tam da sizin stadınızda, biz şampiyonluk sevinci yaşadık. Tribünler sustu, Florya’ya doğru yola çıkan bir kupa daha oldu.
Mayıs’ta Biz Yazarız, Siz Okursunuz
Bu yazı, sadece bir nostalji değil, bir gerçeğin altını çizmek için yazıldı. Mayıs geldiğinde bir taraf kazanır, bir taraf yine bekler. Bekledikçe düşünür. Düşündükçe hatırlar.
Her yıl aynı döngü…
Galatasaraylılar bu ayı yaşar. Fenerbahçeliler ise bu ayda hep birilerine bakar.
İşte bu yüzden diyoruz ki:
“Mayıslar bizimdir. Her Mayıs size bizi hatırlatır.”