Bu günkü Türk Dünyasının hele batıdaki Türk Dünyası bireylerinin hiç duymadığı ve de tanıyamadığı “TÜRK BİLGESİ”; İslam Dini kaynakları ve Türk ile Türk-İslam âleminin “İtikâdî Mezhep Önderi”miz, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzün özgürlük ve bağımsızlık ile mili ve dini hususlar bağlamında ilham almış olduğu Türk ve Türk – İslam bilgelerinin başında geldiğini düşündüğüm ve kanıtlayacağımı da iddia ettiğim Ebu Mansur Muhammed El- Mâtürîdî hakkında geçen haftaları arka arkaya üç tane makale yayımlamıştım. Mutlaka hatırlayabileceksiniz diye ümit ediyorum canlarım!
Türk milletinin aşığı ve Türkistan’ın ışığı Ebu Mansur Muhammed El- Mâtürîdî’nin bilimsel araştırma ile tartışma ve bilgisiz ve bilinçsizlikle sürekli mücadele ekmekle geçen bir asra yakın ömrü sonrasında geride bıraktığı eserleri ile içeriklerini şu şekilde sıralayabiliriz.
1- Kitâbü’t- Tevhîd: İçeriği çok çok ve en önemli yapıtıdır. Kelam (Felsefe) ilminin ana konularını içerir. Ehl-i Sünnetle örtüşmeyen görüş ve düşüncelerle, İslam Dini esaslarına aykırı duygu ve düşünce ile sapık eylem ve fraksiyonların ve de cereyanların tasvir ile tenkidi yapılır. Bu eserin dünyadaki tek el yazma nüshası maalesef Müslüman gafillerce bilinçli veya bilinçsiz olarak satılmış veya Müslüman görünümlü açıkgözlüler veya ajanlar ile misyonerler ya da casuslar tarafından kaçırılmış olarak İngiltere’nin o meşhur Cambridge Üniversitesi Kütüphanesi’ndedir. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzün dediği gibi şu dâhili ve harici bedhahların yaptığı işlere bir bakın ve düşünün saygı değer okuyucularım. Mısır İskenderiye Üniversitesi Felsefe Profesörlerinden Dr. Seyfullah Huleyf, bu nüshaya dayanarak 1970’de Beyrut’ta bilimsel bir basımını gerçekleştirebilmiştir. Türk Dünyası ile İslam âleminin sınırlarını aşan ve namı evrensel sınırlara ulaşan Türk Bilgesi Ebu Mansur Muhammed El- Mâtürîdî’nin bu kitabı Hüseyin Sûdî ERDOĞAN tarafından ancak 1979 yılında Türkçemize türcüme edilebilmiştir.
2– Te’vîlâtü’l Kur’ân: Kuranın Tefsiri yani yorumuna dair büyük ve çok hacimli bir yapıttır ve de Mâtürîdî akidesinin çok önemli bir kaynağıdır. Mâtürîdî’nin derslerinin bir araya toplanmasından meydana gelmiştir. Bu eser birincisinden daha fazla ilgi ve alaka görmüş ve daha çok nüshası çoğaltılmıştır. Bir bölümü 1971 yılında Kahire’de tek cilt halinde basılmıştır.
3- Kur’an Risâlesi: Kur’an-ı Kerim’i okuma kuralları ile ilgili küçük bir kitapçıktır.
4- Risâletü’n fî’l- Akâid: Prof. Ziya YÖRÜKAN tarafından “İslâm Akaidine Dair Eski Metinler” başlığı altında ve 1953 yılında Ankara İlahiyat Fakültesi yayınları arasında yayımlanmıştır.
5- Beyân Vehmü’l- Mu’tezile: Bu günkü Türk ile Türk – İslam ve İslam Dünyasındaki Allah’ın ayetleri ile İslam Peygamberinin sünnetine uymayan olumsuz ile asılsız, beyinleri sulandıran ve insanları dolandıran ile fitne ve fesat içeren, milli ve dini birlik ve beraberlik ile dayanışma ve yardımlaşmayı temelinden sarmayı hedefleyen sapık söylem ile eylemler ve de davranışları içeren ve o yüzyılın (dönem ile günlerin) fesatçı ile mükalemünların ittifak kurup bir çatı altında toplandığı Mutezile (İttifakı) Mezhebine reddiye (karşı cevap, kabul etmemek, sapık düşünceleri çürütmek) mahiyetinde bir yapıtıdır. Ancak hala basımı yapılmamış veya yapılamamıştır ya da yaptırılamamıştır canlarım! Neden ve Niçin? Bir çoğumuzun bilmediği veya es geçtiği Türk Bilgesi Ebu Mansur Muhammed El- Mâtürîdî Hazretleri o günün koşullarında pek çok Türk illerinin bulunduğu Mâverâünnehir (Aral Gölü’ne dökülen Ceyhun ile Seyhun Nehirlerinin arasındaki toprakların adıdır. Yani Mezopotamya gibi) coğrafyasında sapık fikirlerinin yayılmasına çalışılan Mutezile Mezhebi’nin fikir ve duygu ile düşünce ve davranışlarına karşı durmakla birlikte, Râfizîlere ve bu gün 24 ayrı fırka ile fraksiyona ayrılmış bulunan Şiâ’nın (Şiîler) kollarına karşı da bayrak açıp bilimsel mücadeleye girişmiştir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzün milli ile dini ve felsefi boyutta ilham aldığı Türk Yurtlarının Türk Bilgesi Ebu Mansur Muhammed El- Mâtürîdî’nin kabul etmeyip onlara karşı mücadele bayrağını açıp dalgalandırdığı sancağını taşıyabilme bağlamında izinde ve askeri olduğunu sananlar nerelerdeler acaba? Nerede olduklarını bir kenara bırakalım, O sapık düşünce taraftarları ile bilimsel mücadeleye devam eden ATATÜRK’ümüzün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’na cephe almaları, Diyanet kapatılsın yaygaralarını siz anlayabildiniz mi? Diye soruyor ve de düşünüyorum