Balıkesir’in yaz takvimi, her yıl şehrin ruhunu ateşleyen bir gelenekle ışıldar: Kurtdereli Yağlı Güreşleri. Çayırın yeşilinde kispet giyip kol kola giren pehlivanların gövde gösterisi, yalnızca bir spor müsabakası değil, bir kültür şöleni, geçmişten bugüne uzanan bir mirastır.
Peki bu geleneğin kökleri nereden geliyor? Adı neden “Kurtdereli”? İşte bu sorunun cevabı, yalnızca Balıkesir’in değil, tüm Türk milletinin gurur kaynağı olan bir isimde gizlidir: Kurtdereli Mehmet Pehlivan.
Kurtdereli’nin Gölgesinde
19.yüzyılın sonunda, iri cüssesi, yenilmezliği ve mertliğiyle Osmanlı’nın adını dünyaya duyuran Kurtdereli Mehmet Pehlivan, güreş meydanlarında yalnızca rakiplerini değil, ön yargıları da yere sermişti. Paris’te, Londra’da, New York’ta mindere çıkmış; “cihan pehlivanı” unvanıyla Türk’ün gücünü dünyaya göstermişti.
Onun en çarpıcı yönü ise, gücünü şan için değil, milletinin onuru için kullanmasıydı. “Arkamda Türk milletini hissederim” sözleri, öyle sıradan bir cümle değildi. Bu söz, Mustafa Kemal Atatürk’ün bile kalbine dokunmuş; Atatürk ona mektup yazıp “Senin bu sözün bütün Türk sporcularına meslek düsturu olacaktır” demişti. İşte Balıkesir’de her yıl yapılan bu güreşlerin ruhu, tam da bu anlayışla yoğruldu.
İlk Peşrev 1959’da
Kurtdereli’nin vefatından yirmi yıl sonra, Balıkesir halkı bu efsanenin adını yaşatmak için kolları sıvadı. 1959’da Atatürk Stadyumu’nda yapılan ilk güreşler, Zafer Bayramı coşkusuna eklenen gurur dolu bir peşrevdi. O gün, güreşçiler önce Kurtdere Köyü’ne gidip büyük ustanın mezarını ziyaret ettiler. Sonra er meydanına çıktılar. Böylece gelenek başladı.
Sonraki yıllarda kimi zaman stadyumda, kimi zaman Kurtdere’nin çayırında devam eden güreşler, bazen sekteye uğrasa da hiçbir zaman unutulmadı. 1981’de Atatürk’ün 100. doğum yılı vesilesiyle yeniden canlandırılan güreşler, artık Balıkesir’in sabit geleneği haline geldi.
Çayıra Damga Vuran Efsaneler
O meydanda kimler kispet giymedi ki… Ahmet Taşçı yıllarca altın kemeri beline taktı, Recep Gürbüz’ün kısa ama efsanevi kariyeri burada taçlandı. Günümüzde Ali Gürbüz, İsmail Balaban gibi isimler Balıkesir çayırında alkışlandı. Başpehlivanlar için Kırkpınar neyse, Kurtdereli de ondan sonra gelen en saygın er meydanlarından biri oldu.
Ve her yıl güreş ağaları, davul-zurnalar, cazgırların coşkulu manileriyle Balıkesir’in havası değişti. Çayıra çıkan her pehlivan, yalnızca rakibini değil, tarihin yüklediği sorumluluğu da sırtında taşıdı.
Bugünden Yarına
Günümüzde Kurtdereli Güreşleri, artık yalnızca bir spor değil, Balıkesir’in markası, Türkiye’nin kültürel hazinesidir. Her yaz binlerce kişi bu şölene akın ediyor, şehir ekonomisi canlanıyor, Balıkesir adı güreşle özdeşleşiyor. Dahası, UNESCO süreciyle bu gelenek dünyaya tanıtılmaya hazırlanıyor.
Bir milletin ata sporu, bu kadar köklü bir mirasın üzerinde yükselirken, gençlere düşen görev de bellidir: Çayırda mertçe güreşmek, milletin onurunu taşımak ve büyüklerinin yolundan yürümek. Kurtdereli’nin gölgesinde, Balıkesir’in çayırlarında her pehlivan aslında aynı duayı fısıldıyor: “Arkamda Türk milletini hissediyorum…”