Kışlık kıyafetler artık ihtiyaç değil, adeta lüks haline geldi. Artan fiyatlar nedeniyle mont, bot ve kazak almak vatandaş için büyük bir ekonomik yük oluşturuyor.
Henüz kasım ayına bile tam girmemişken vitrinlerdeki mont, bot ve kazak fiyatları dudak uçuklatıyor. Sokakta esen soğuk rüzgar bir yana, mağazalarda fiyat etiketine bakarken içimizi üşüten başka bir hava var artık. Kaliteli bir montun dört haneli rakamlardan başladığı, ortalama bir kış kombininin neredeyse bir maaşa denk geldiği bir dönemdeyiz. Eskiden insanlar “bir mont alır, yıllarca giyerdi.” Şimdi aynı montun benzeri için asgari ücretin yarısını gözden çıkarmak gerekiyor. Kış kıyafeti almak bir ihtiyaç olmaktan çıkıp lüks bir harcamaya dönüştü.
Enflasyonun Gölgesinde Gardıroplar
Artan maliyetler, döviz kuru ve üretim giderleriyle birlikte tekstil sektörü de nasibini fazlasıyla aldı. Ancak ne hikmetse bazı markalar, kur farkını bahane ederek fiyatları neredeyse ikiye katladı. Üretici haklı olabilir ama tüketici artık nefes alamaz hale geldi. Geçen yıl 600 liraya alınan bir kabanın bu sene 2 bin liradan aşağıya bulunmaması, en basit ifadeyle halkın alım gücünün yerle bir olduğunun göstergesi.
Sonuçta kimse keyfinden alışveriş yapmıyor; bir mont, bir bot, bir kazak… Bunlar temel ihtiyaç. Ama artık kışa hazırlanmak bile bir lüks haline geldi.
İkinci El ve Takas Kültürü Geri Dönüyor
Son zamanlarda sosyal medya gruplarında, ikinci el satış sitelerinde ve mahalle pazarlarında kışlık alışveriş hareketliliği dikkat çekiyor. Çünkü insanlar artık “yeni” değil, “ulaşılabilir” olanı arıyor. Geçmişte belki “ayıp” sayılan ikinci el giysi almak, bugün birçok kişi için ekonomik bir kurtuluş yolu. Takas kültürü de yavaş yavaş yeniden canlanıyor. Komşular arasında, “senin çocuğa küçük gelen mont, benimkine olur” diyen cümleler yeniden kuruluyor.