Bir kitap okudum geçenlerde, eski zamanlarda insanlar okumak için kitap bulamazlarmış. Türk zekâsının ne kadar üstün olduğunu gösteren örneği buradan okudum. Anadolu’da bir Türk evladı eşeğine kitapları yüklemiş ve köy, köy kitapları gezdirip insanların okumasına vesile olmuş. Üç, beş köylü kadınının eşeğin yanında kitap okurken fotoğraflarını görünce şaşırdım.
Şimdilerde etrafıma bakıyorum da uzun zamandır kütüphaneye gidilmediğini gözlemliyorum.
Önceden öğretmen ödev verirdi, öğrenciler kitap kokusu içinde, sessizliğin kol gezdiği, lakin bilginin cirit attığı kütüphanede ödevlerini yaparlardı.
Hem ödev yapılırdı hem de bilgiye bilgi katılırdı.
“Silah icat oldu mertlik bozuldu” sözü misali internet icat olunca kütüphaneler revaçtan düştü.
Sanal dünyada ki arama motorları şimdi kütüphane yerine kullanılıyor. Ama doğru mu, kim tarafından yazılmış olduğunu bilmediğimiz bilgiler yer alıyorsa da haberimiz yok.
Elinin altında kitaplar varken internetten bakmak daha kolay geliyor değil mi?
Sosyal paylaşım sitelerinde bir söz yazıyorlar altına tanınmış bir şair, yazar, siyasetçi her kimse bir isim yazılıyor. Paylaşımı beğenen de paylaşıyor ve belki de yalan yanlış olan bu sözler, bilgiler yayıldıkça yayılıyor.
Siyasi görüşünü paylaşanlar bile var maalesef. Kendi görüşünü kendi penceresinden paylaşanlar. Belki diğer insanlar farklı düşünüyor. Belki senin düşündüğün yanlış. Hakaret ederek diğerlerinin günahını almaya gerek var mı?
Aristoteles tarafından Milattan önce 4. yüzyılda söylenmiş ve halen geçerli güzel bir söz var.”
Sevdiklerinizle siyaset yapmayınız.
Zira siyaset dostlukları zedeler.
Siyasetçiler yollarına devam ederken;
Siz dostlarınızı yitirdiğinizle kalırsınız.
Bilip, bilmeden paylaşıp duruyor millet önüne geleni.
Haberi,
Bilgiyi,
Tarifi,
Sözleri,
Siyaseti,
Lütfen araştırın, okuyun, tartışın, yaşayın, gezin ve ondan sonra paylaşın.
İnsanlara net, kesin bildiklerinizi aktarın.
“Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder” demiş atalarımız.
Çetin KORKMAZ