Olumsuz duygu ve düşünce ile davranışta bulunmanın ve de sergilemenin ilk basamağı kin tutmak, ikinci basamağı ise nefret eder hale gelmek ve de birey ile toplumları yok etmek ile varlığını ortadan kaldırmak ve yaşam hakkını zorla elinden almak ve de artık son noktayı koymak ise üçüncü basamağı oluşturur diye düşünüyorum canlarım. “Âdemoğlu beşer ve şaşar.” Söylemi Türk ile Türk-İslam toplumlarında hoşgörü bağlamında toplumsal uzlaşmanın sağlanabilmesi için söylendiği ile milli ve dini birlik ile beraberlik ve de dirlik ile düzenin sağlanması ve dahi dayanışma ve yardımlaşmanın yanında kardeşliğin devam ettirilebilmesi üçgeninde yer ettiği kanaatimdeyim.

         Kin tutmak, kindar olmak, kinini her geçen gün ve her karşılaştığında kat be kat artırmak ve de içinde beslediği kiniyle yatıp kalkmak Yüce Rabbim korusun geriye dönülmez bir yolun başlangıcı olmuş olur. Ve o yolda trafik işaret ve levhaları da bulunmadığı gibi, o şoför ile kullandığı aracın halini varın siz düşünün.

         Kin tutmanın katılaşıp da koyulaşması nefret ile nefret söylemleri ve nefret duygu ile düşüncesi ve eyleminin kaçınılmaz sonuçlarını ortaya çıkarır. Artık sözlü sataşma ile yan bakma ve yol kesme ile karanlık geceler ve puslu havalarda yol gözleyip mermiyi silahın namlusuna verip, tetikte bekleme süreci başlar ki artık geri dönülmez ufkun sonuna doğru yaklaşılmıştır. Son surat gidilen yolda frenler tutmaz, uzak ile yakından gelen sesler işitilemez, dünyayı gözü görmez, vicdan kararmış ve akıl iflas etmiş ve de insanlık ölmüştür. Bu atmosferde yalnızca her iki dünyanın da sahibi olduğunu düşünebilen insan unsuru “VANDALLIK = Kan akıtma ile kan gütme ve şarap yerine kan içme” seremonisi başlamıştır artık… Bu son aşamada Şanı Yüce Allah’ın (cc.) “Eşref-i mahlûkat olarak yarattım = (İnsan unsurunu) Yaratılanların en şereflisi olarak yarattım.” dediği birey; beden üzerinde baş ile taş üzerinde taş bırakmaz. Talan ile târ u mâr eder ortalığı. Kurtulabilenler olursa ne âlâ ama leşlerini yere serdim ile kurda kuşa yem ettim diye de övünmeye ve egosunu tatmin etmeye başlar…

Tarihsel süreçte bunun benzerlerine çoğu zaman rastlamak, yaşamak ve görmek ile okumak ve dinlemek her zaman mümkündür. Yakın zamanlarımızda İsrail’in Filistin’deki, İngilizler ve Fransızların Afrika kıtasındaki soykırımı, Bosna – Hersek’te Müslümanlara bilinçli bir şekilde hatta Birleşmiş Milletler kisvesi altında yapılan katliamlar,  ABD.’nin Irak ve Libya ile Suriye’deki katliamları yanında Suriye Devlet Başkanı Eset ile Rusya’nın muhaliflere karşı uyguladığı katliamlar ve kurtulabilip de Türkiye Cumhuriyeti Devletimize sığınanlar, Karabağ’da Ermeni katliamı ile soykırımı uygulaması, nihayet hala devam eden dibimizdeki Ukrayna – Rusya savaşı. Ve ölümler ile yerinden ve yurdumdan edilen insanlar! Daha ne diyeyim sevgili okuyucularım?

Ülkemizde 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılması ön görülen Cumhurbaşkanlığı ile Milletvekili seçim stardı verildi. Hazırlıklara tam gaz devam ediliyor. Ülkemiz ile halkımız ve insanlık için hayırlı olsun inşallah. Bendenizde de eski alışkanlığım merkezi ile taşra bürokrasisi ve tüm yerel ile siyasi ekol yöneticisi ve yönetim kademelerindeki insan unsurları ve de sivil toplum örgütleri ve üyeleriyle hep dirsek temasında olmuşumdur ve olmaya da devam ediyorum. Bu bağlamda bî tarafım. Çünkü güzele ulaşıp da doğru karar verebilmem için tarafsızlığımı korumam yaşamımın ön koşuludur. Bir siyasi ekol ilçe başkanı geçen haftalarda tanıklık ettiği şu cümleleri ifade edince çok mu çok üzüldüm:

“- Dün birkaç arkadaş (Balıkesir Merkezinde) bir restoranda yemeğe gittik, konuşulanları duyacağımız kadar yakın bir masada da Ana Muhalefet Partisinden Büyükşehir Belediye Encümeni bir bey ve arkadaşları da yemeklerini yemiş sohbete dalmışlardı. Encümenin olduğu yerde sohbetlerde genelde siyasi olur zaten. Bizim encümen bey belki beni fark ettiği için veya şimdiden gözdağı verebilmek için ya da ulu orta ve lalettayin: ‘Biz seçimleri kazanacağız ve iktidar olduğumuz gibi ne kadar vali, kaymakam, bürokrat ve belediye başkanı varsa değiştireceğiz!’ Diye sesini yükselterek masadaki yoldaşlarına nutuk atıyordu” sözlerini işitince Anayasamızda suç sayılan “Kin ve Nefret” duygu ile düşünce ve söylemlerini hayata geçirilmek istenmesi beni daha da derinden üzdü canlarım. Hele hele ATATÜRK’ümün kurduğu bir siyasi ekolün temsilcisi, “Atam İzindeyiz, Atatürk’ün Askerleriyiz vb.” söylemini dillerine tespih yapanların bilinçaltlarında neleri barındırdıklarını varın siz düşünün sevgili okuyucularım!

“İstisnalar kaideyi bozmaz.” Kuralını düstur edinen bir birey olarak, bu tür insanların münferit olmasını diliyorum. Ancak, O insan unsurunun Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlılığının olmadığını, Ata’mı maske olarak kullandığını biliyor ve görüyor ve de rahmetli Aziz NESİN’in dediği gibi, “Atam izindeyiz!” değil, “Tatildeyiz” demek istediğini düşünüyorum canlarım.