Yıllardır “uyuşturucu” etiketiyle anılan kenevir bitkisi, aslında doğa, sağlık ve ekonomi açısından büyük bir potansiyel taşıyor. TV100 ekranlarında yayınlanan “Kayıt Dışı” programına konuk olan Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak ve Beyin Cerrahı Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın’ın açıklamaları, kenevire bakışı kökten değiştirecek nitelikte.

Prof. Dr. Aydın, kenevirin doğaya olan katkısını şu sözlerle anlattı: “Kenevir zirai ilaç istemez, gübre istemez, çapalamaya bile gerek duymaz. Toprağı ıslah eder, havayı temizler, oksijen üretir ve yılda 2-3 kez ürün alınabilir.”
Bitkinin 16 metreye kadar boy verebildiğini ve sadece 4 ayda gelişimini tamamladığını belirten Aydın, kenevirin çorak, verimsiz topraklarda dahi yetişebildiğini söyledi. Hatta moloz dökülen alanlara bile serpiştirilen tohumların, kısa sürede yeşerdiğini ve bölgeyi zehirli gazlardan arındırdığını örneklerle anlattı.

Sıfır Atık, Yüzde Yüz Kazanç
Kenevirin tarımda minimum girdiyle maksimum verim sunduğunu belirten uzmanlar, bu bitkinin sıfır atık prensibiyle ekonomiye tam katkı sağlayabileceğini vurguladı. Lifinden kâğıt, tekstil ve biyoplastik; tohumundan yağ, un ve protein; çiçeklerinden ise tıbbi ürün elde edilebiliyor.
Üstelik, gramı 100 dolardan satılabilen dişi kenevirin tıbbi amaçlarla kullanımı, hem devletin sağlık harcamalarını azaltabilir hem de bağımlılıkla mücadelede yeni bir yol sunabilir. Prof. Aydın, bu konuda önerisini şöyle dile getirdi: “Kenevirin tıbbi etkilerini devlet SGK aracılığıyla kontrol altına alarak, eroin ve bonzai gibi ölümcül maddelerin yerini alabilecek şekilde düzenleyebiliriz.”

Yasak Yakmak Yerine Tedaviye Destek
Dilipak ve Aydın, halen kaçak kenevir ekimlerine el konulup imha edilmesinin, hem çevreye zarar verdiğini hem de ekonomik değeri çöpe attığını savundu. Kaçak ekimin kontrolsüz dumanı çevre kirliliği yaratırken, bu bitkiden üretilebilecek binlerce faydalı ürün potansiyel olarak yok ediliyor.
Beyin Cerrahı Aydın, kontrollü tıbbi kullanımın önemini şu cümleyle özetledi: “Esrar kontrollü verildiğinde, eroin ve bonzai gibi zararlı bağımlılıklardan kurtulmak için bir geçiş maddesi olabilir. Devlet bunu ücretsiz dağıtarak mafyayı da bu alandan çıkarabilir.”

Kenevire Bakış Değişiyor mu?
Programda gündeme gelen bir diğer detay ise 2019’da The Economist dergisinin kapağıydı. 200’den fazla kişinin elinde kenevirle yer aldığı bu kapak, “Gelecek Kenevirde” mesajını veriyordu. Ancak aradan geçen yıllara rağmen Türkiye’de yasal, yaygın ve kontrollü kenevir ekimi hâlâ ciddi engellere takılıyor.
Dilipak ve Aydın’a göre, mesele sadece tarım değil; çevre, sağlık, ekonomi ve sosyal politikaları kapsayan bütüncül bir dönüşümün parçası. Kenevirin bu potansiyelini gören ülkeler hızla yatırımlarını artırırken, Türkiye’nin hâlâ çekingen davranması, büyük bir fırsatın kaçırılması anlamına geliyor olabilir.

Balıkesir’de Kenevir Hamlesi Olabilir mi?
Tarım potansiyeliyle dikkat çeken Balıkesir, kenevir ekimi için Türkiye’nin en verimli illerinden biri olmaya aday. Marmara ve Ege iklimini bir arada yaşayan, geniş tarım arazilerine sahip şehirde kenevir gibi minimum masrafla maksimum verim sağlayan bitkilere yönelmek, hem çiftçiye hem de yerel ekonomiye büyük katkı sunabilir.
Özellikle Edremit, Bigadiç, Dursunbey ve Gönen gibi kırsal ilçelerde, ziraî ilaç ve gübre istemeyen kenevirin ekimi, çorak kalan arazilerin tekrar canlandırılması için önemli bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin çevreci ve kırsal kalkınma odaklı projelerinde bu bitkinin yer bulması, Türkiye genelinde örnek oluşturabilir.
Balıkesir’de yaşayan üreticilerden bazıları ise bu konudaki yasal belirsizliklerin kaldırılması durumunda keneviri ekonomik kurtuluş projesi olarak gördüklerini dile getiriyor. Çünkü bu bitki, sadece toprakla değil, gelecekle de barışmak anlamına geliyor.

Doğa dostu, ekonomik ve sağlık açısından faydaları saymakla bitmeyen kenevirin gelecekte daha fazla konuşulacağı kesin. Belki de tüm mesele, bu “yasaklı” görülen bitkinin ardındaki mucizeyi görebilmekte…
Şefiye YILDIRIM

