İSOT MU? ACI MI?

Varsa, yoksa hayatımız acılar, sorunlar, kederlerle dolu. Yolda giderken on kişi çevirsen, en az yarıdan çoğu bir şeyler anlatacaktır yaşam sıkıntılarına dair. Kimi para diyecek, kimi sağlık, kimi komşudan şikâyet edecek, kimi iş yerinden. Onlarda yetmeyecek bazılarına, arabalarından, yolda giden otobüsten, mevsimin getirdiği yağmurdan bile sorun yaşayan insanlar karşımıza çıkacak. Bir hikâye aynen şöyle gerçekleşir; […]

CETIN HOCA - Marmara Bölge: Balıkesir Son Dakika Haberleri ile Hava Durumu

Varsa, yoksa hayatımız acılar, sorunlar, kederlerle dolu. Yolda giderken on kişi çevirsen, en az yarıdan çoğu bir şeyler anlatacaktır yaşam sıkıntılarına dair.

Kimi para diyecek, kimi sağlık, kimi komşudan şikâyet edecek, kimi iş yerinden. Onlarda yetmeyecek bazılarına, arabalarından, yolda giden otobüsten, mevsimin getirdiği yağmurdan bile sorun yaşayan insanlar karşımıza çıkacak.

Bir hikâye aynen şöyle gerçekleşir;

Yaşlı bir usta, çırağının sürekli her şeyden şikâyet etmesinden bıkmıştır. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler. Çırak, yaşlı adamın söylediğini yapar ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye baslar.

Tadı nasıl? Diye soran yaşlı adama öfkeyle acı diye cevap verir. Usta kikirdeyerek çırağını kolundan tutar ve dışarı çıkarır. Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürür ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyler. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken, usta ayni soruyu sorar: tadı nasıl? Ferahlatıcı diye cevap verir genç çırak.

Tuzun tadını aldın mı? Diye sorar yaşlı adam, hayır diye cevaplar çırağı. Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturur ve söyle der: Yasamdaki acılar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Acının miktarı hep aynidir. Ancak bu acının şiddeti, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Acın olduğunda yapman gereken tek şey, acı veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artik bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış. Der.

Biz yaşamdaki acılarımızı ne göle bırakıyoruz, ne akarsuya. Varsa, yoksa acılarımız büyük, atmışız hikâyede anlattığım gibi bardağın içine zehir ediyoruz yaşamı kendimize.

Tabii ki herkesin kendine göre derdi, sorunu var. Önemli olan onu paylaşmak, bunalım yerine çare yollarına başvurmak. Gerektiğinde hikâyedeki göl misali olup acı ve kederleri içimizde yok etmeliyiz.

Yok, etmeyi denemiyorsak bir avuç isot’u sabah akşam aç karnına yemeliyiz.

Exit mobile version