Dünyanın gözü önünde Gazze’de Filistinlilere yaptığı katliam ile dünya gündeminin üst sıralarını alenen ve resmen üç aydan bu yana işgal ediyor İsrail. Filistin toprakları ile halkı üzerinde yapacağı tahrifat ve şiddeti hep gizleyen Yahudiler yüzyıllardır “Tel-aviv’de buluşmak üzere” diye birbirlerini selamlıyor veya ayrılırken bu cümleyi dillerinden düşürmüyorlardı. 1948 Savaşından çok çok önceleri gerekli hazırlıklarını yapan ve uluslar arası onayı önceden alan Yahudiler; 1967 yılında Filistin Devletini tanıdıkları halde bu gün asimile edemedikleri o fukaraları resmen katletmek yoluyla yok etmeye başladılar.
Önceleri ve de hele hele devr-i Osmanî’de ve dahi Hitler döneminde mazlum pozunda insanlığın merhametini kazanmaya çalışan bu topluluk; bu gün zalim ve katil çehresiyle insanlığı sindirmeye sevdalanmıştır. Şimdilerde arkasına aldığı ağa babaları ABD, İngiltere, AB.yle bütün dünyaya meydan okumak zamanının geldiğini sandığı süreçte ilerlemektedir. Kadın – erkek, genç – ihtiyar, çoluk – çocuk ve özellikle de kadın ile çocuklar, hasta ve yaralı demeden, Müslüman ve Hıristiyan ayrımı yapmadan, cami ile kilise ve okul ile hastanelere saygı bile göstermeden vahşi hayvanları dahi utandıracak bir canavarlıkla boğazlayan İsrail Yönetimi ister istemez tüm dünyanın dikkatini kendi üzerinde toplamıştır.
Yaşanan katliamı takip edebilen bir avuç insanlık ile hak ve hukuk taraftarı bilim, sanat, devlet adamı ısrarla Yahudi – Siyonist İsrail Yönetiminin perde arkasındaki ideallerine dikkati çekmek istiyorlarsa da içlerinden bir kısmının çabaları karanlıkta göz kırpmaktan öte gidememektedir. Siyonizm dediğimiz anlayış tarzı dünya tarihinin çokça girift ve anlaşılması ile çözümlenmesi en zor yapılardan birisidir bence… Çünkü Siyonizm ve Yahudilik insanlığın baş düşmanlarındandır ve bu günkü İsrail’den ibaret de değildir. Bu oluşum beynelmileldir ve tüm insanlığı ilgilendirmektedir canlarım.
İsrail’in Gazze’de yaptığı katliam karşısında geçirilen şok ile tüğlerimizin diken diken olması, Siyonizmi tanıyamamış olmamız ile bu oluşumun zaman ve zemine göre kılık ve kıyafet, isim ve cisim, şekil ile şemal ve renk ile deri vb. değiştirmesinden de kaynaklanmaktadır. Onların emellerine olumsuz yanıt veren değişik milletlere mensup saygın şahsiyetlerin birçoğu ya darağaçlarında can vermiş, ya suikastlara uğramış, ya yoğun bir algı operasyonu karşısında gözden düşürülmüş, ya da üç kıtanın son sultanı II. Abdülhamit Han gibi tahttan indirilmiş yahut da hapse atılmış veya sürgüne gönderilmiş yahut da Kore Savaşı sonrası Kore’nin ikiye bölünmesini engellemek üzere iken Amerikan Ordusunda (Yahudi olmayan) General Mac ARTUR’un (Yahudi asıllı ABD. Başkanı Salamon TRUMAN tarafından görevinden azledildiği gibi) görevden alınmıştır.
- yüzyılda İspanya’da Hıristiyanların katliamından kurtulup Osmanlı bahriyelileri tarafından Payitaht İstanbul’a getirilen Yahudileri kabul eden Türk Milletinin ataları Osmanlı Devletine minnettar kaldıklarını 2000’li yıllarda 500. özgürlük ve hürriyetlerine kavuştukları yıl etkinliklerinde görsel olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletimize ifade ediyorlardı.
Yukarıda dedim ya, bu oluşum zaman ve zemine göre kılık ve kıyafet, isim ve cisim, şekil ile şemal ve renk ile deri, din ile iman vb. değiştirmektedir. Geçen haftaki yazımda ifade etmeye çalıştığım “Sabatay Sebi” adlı Yahudi’nin yaptıkları ve isim değiştirip “Aziz Mehmet Efendi” olunca da Türk devlet ve toplumuna yaşattıklarını ve de diğer örneklerini bilenlerimiz çoktur aramızda…
Bunları ifade ederken işkembeden attığı zannedebilirsiniz. Gençlik yıllarımda okuduğum Yaşar KUTLUAY’ın Siyonizm ve Türkiye, Cevat Rifat ATİLHAN’ın Türk Oğlu Düşmanını Tanı ile Dünya İstilacıları, Ali UĞUR’un Dünya Gündemindeki İsrail, Mısır Arap Cumhuriyeti Tanıtma Bakanlığı’nın Devlet Tanıtma Servisi broşüründen yararlandığımı da sizinle paylaştığımı düşünüyorum canlarım.