Honda, küresel karbon salımını azaltma yolundaki kararlılığını sürdürse de, elektrikli araçların bu hedefin tek anahtarı olmadığını vurguladı. 2050 yılına kadar tüm ürünlerinde ve faaliyetlerinde karbon nötr olmayı planlayan şirket, geçtiğimiz aylarda 10 trilyon yen (yaklaşık 68 milyar dolar) olarak belirlediği elektrifikasyon bütçesini yüzde 30 oranında geri çekti.
Şirketin Avustralya’daki yeni CEO’su Jay Joseph, konuyla ilgili verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı:
“Bataryalı elektrikli araçlar bizim için sadece bir araç. Nihai hedefimiz karbon nötr olmak. Elektrikli modeller bu yolda önemli bir adım olsa da tek yöntem değiller. Katı hal bataryalar geliştiriyoruz, ancak diğer yenilikçi teknolojilere de yatırım yapacağız. Altyapı uygun hale geldiğinde hidrojen yakıt hücreli araçlar da bu sürece dahil olacak.”
Geçmişte Clarity modeliyle hidrojenli araç üretimine kısa bir süreliğine yönelen Honda, bu teknolojiyi rafa kaldırmıştı. Ancak son dönemde tanıtılan CR-V e:FCEV modeliyle hidrojenli sistemler tekrar gündeme geldi. Bu araçta hem hidrojen yakıt hücresi hem de 17,7 kWh kapasiteli şarj edilebilir bir batarya yer alıyor. Batarya sayesinde araç, sadece elektrikle 47 kilometre menzil sunabiliyor.

Honda’nın bu yaklaşımı sektörde yalnız değil. Toyota ve Hyundai de hidrojenli araçlar geliştirmeye devam ediyor. BMW, Toyota ile yaptığı iş birliği sayesinde 2028 yılına kadar kendi yakıt hücreli modelini piyasaya sürmeyi planlıyor.
Öte yandan Stellantis grubu, hidrojenli araçları sadece “niş” bir pazar olarak değerlendirerek bu alandaki projelerinden tamamen çekildiğini duyurdu.
Mazda, Subaru ve Toyota gibi Japon üreticiler, bataryalı sistemlerin dışında sıvı hidrojen, biyoyakıt ve sentetik yakıtlarla çalışan karbon nötr motorlar geliştirmeyi sürdürüyor. Bu stratejilerle amaç, içten yanmalı motorları tamamen tarihe gömmek yerine, onları çevreye zarar vermeyecek şekilde evrimleştirmek.
Honda, elektrikli araçları desteklemeye devam ederken tüm enerjisini sadece bu alana yöneltmiyor. Şirket, karbon nötr geleceğe giden yolda çeşitli teknolojilerin bir arada kullanılması gerektiğine inanıyor. Bu kapsamda hidrojen gibi alternatiflerin de güçlü birer aday olarak yeniden sahneye çıkması bekleniyor.
HABER MERKEZİ