Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Melih Kadir Efe
Melih Kadir Efe

Her Yangında Bir Kuşun Yuvası, Bir Çocuğun Geleceği Yandı

Doğa susmaz. Hele ki ormanlar… Bir çığlığı vardır onların; rüzgârla fısıldayan, kuşlarla anlatan, toprağın çatlamasıyla haykıran… Ve bu yaz Balıkesir, doğanın o feryadını hep birlikte duydu. Çünkü alev alev geçen son iki ayda, yanan sadece ağaçlar değil, aynı zamanda ortak vicdanımız oldu.

Her Gün Yeni Bir Alarm

Haziran ayıyla birlikte Balıkesir’in ormanlık alanları adeta ateşle sınandı. Dursunbey, Sındırgı, Kepsut, Havran, Ayvalık… 30 günde 30’dan fazla yangın haberi geldi. Kimisi tarım arazisinden sıçradı, kimisi sıcaklık ve rüzgârın da etkisiyle hızla büyüyerek ormanlara yayıldı. Zeytinlikler, bağlar, çamlık alanlar birer birer tutuştu. Her yeni gün, yeni bir duman; her sabah, bir yangın ihbarı…

Ve 27 Haziran’da Havran’da yaşanan büyük yangın… Alevlerin geceyi gündüze çevirdiği, insanların panikle mahallelerini terk ettiği o anlar; sadece bir doğa felaketi değil, aynı zamanda bir insanlık sınavıydı.

Temmuz’un Sıcağı, Alevle Buluşunca

Temmuz geldiğinde umut değil, tedirginlik arttı. 7 Temmuz’da Dursunbey’in Kurtlar ve Adaören köyleri civarında başlayan yangın, Balıkesir’in son yıllarda yaşadığı en tehlikeli orman yangınlarından biri oldu. Helikopterler, uçaklar, dozerler… Yaklaşık 100 kişilik ekip gece gündüz mücadele verdi. Yangınla birlikte evler boşaltıldı, iki kişi yangına sebebiyet verdikleri gerekçesiyle gözaltına alındı. Bu bile yangınların ne kadar “doğal” olduğunun sorgulanmasını sağladı.

Suçlu Kim? Hava mı, İnsan mı?

Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü’nün tüm çabalarına rağmen yangınların önüne geçilemiyor. Çünkü sıcak hava, kuru otlar ve rüzgâr kadar, insan hatası da büyük bir etken. Tarım atıkları bilinçsizce yakılıyor, sigara izmaritleri rastgele atılıyor, piknik alanlarında söndürülmemiş ateşler bırakılıyor. Ve en acısı: bazı yangınların bilerek çıkarıldığına dair iddialar…

Doğa yangınla temizlenmez. Bu bahaneler, küle dönen canlıların çığlığını bastıramaz. Her yangın, bir ağacın değil, belki yüzlerce canlının da sonu oluyor. Bir sincap, bir kaplumbağa, bir keklik… Yaşam zinciri, gözle göremediğimiz noktalarda kopuyor.

Balıkesir’in Geleceği Küllerle mi Yazılacak?

Yangınların bıraktığı zararı sayılarla anlatmak kolay: şu kadar hektar, bu kadar araç, şu kadar personel. Ama mesele bundan fazlası. Balıkesir gibi yeşiliyle övünen, Kazdağları’nın gölgesine sığınan bir şehirde, doğa artık yardım çığlığı atıyor. Kuruyan toprak, çoraklaşan dağ yamaçları, rengi solmuş yapraklar… Bu görüntüler bize sadece bugünü değil, geleceğimizi de hatırlatıyor.

Ne Yapmalı?

  • Orman köylerinde eğitim çalışmaları artırılmalı.
  • Tarım faaliyetleri ile yangın risk haritaları çakıştırılmalı.
  • Sigara, ateş, cam kırığı gibi yangın riski taşıyan unsurlar için ciddi yaptırımlar uygulanmalı.
  • En önemlisi: doğaya saygı kültürü yeniden inşa edilmeli.

Bir Ağaç Gibi Dik, Bir Orman Gibi Huzurlu

Bugün Balıkesir’in dağlarında dumanlar yükseliyor olabilir. Ama biz hâlâ bu hikâyeyi değiştirebiliriz. Bir ağacı korumak, bir ormanı yaşatmak demek. Bir ormanı yaşatmak ise, bir kenti, bir iklimi, bir umudu yeniden inşa etmek demek. Dilerim ki bir sonraki yaz, yangın değil yeşeren fideler konuşulur.

Unutma…
Orman sadece ağaç değildir; orman, hayattır. Ve hayat, hepimizin sorumluluğudur.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER