2000’li yılların başında pop müziğe yeni bir soluk getiren Hepsi grubu, Türk müzik dünyasında fenomen haline gelmişti. Eren Bakıcı, Cemre Kemer, Yasemin Yürük ve Gülçin Ergül’den oluşan grup, enerjik sahne performansları ve hit şarkılarıyla gençlerin kalbinde taht kurmuştu. “Bir” adlı ilk albümleriyle hızlı bir çıkış yakalayan Hepsi, “Olmaz Oğlan” ve “Yalan” gibi şarkılarıyla müzik listelerini alt üst etmişti. Ancak 2009 yılında Gülçin Ergül’ün gruptan ayrılmasıyla başlayan süreç, Hepsi’nin dağılmasıyla sonuçlandı.
Eğer Hepsi grubu dağılmasaydı, müzik kariyerlerinde çok daha farklı bir noktada olabilirlerdi. Grup, dünya çapında başarı yakalamış Spice Girls gibi uluslararası bir şöhrete kavuşabilir, Türkiye’nin adını global müzik piyasasında duyurabilirdi. Özellikle grup üyelerinin her birinin farklı yetenekleri ve renkleri, Hepsi’nin müzik dünyasında uzun soluklu olmasına katkı sağlayabilirdi.
Hepsi grubu, dağılmadan devam etseydi, büyük olasılıkla müziklerinde daha olgun ve yaratıcı işlere imza atabilirlerdi. Grup, gençlik enerjisini koruyarak ancak daha derin şarkı sözleri ve özgün müzik tarzları ile hem Türkiye’de hem de yurt dışında geniş kitlelere hitap edebilirdi. Üyelerin solo kariyerlere yönelmek yerine bir arada kalmaları, global müzik festivallerinde ve etkinliklerde yer almalarına olanak tanıyabilirdi.
Hepsi’nin popüler olduğu dönemde dijital platformlar bugünkü kadar yaygın olsaydı, Spotify ve YouTube gibi mecralarda şarkıları milyonlara ulaşabilir, belki de viral olabilirdi. Grup, sosyal medya sayesinde dünya çapında hayran kitlelerine hitap edebilir, hatta uluslararası müzik ödüllerinde boy gösterebilirdi. Özellikle TikTok gibi platformlarda “Olmaz Oğlan” veya “Yalan” gibi şarkıları yeniden trend olabilir, yeni nesil müzik dinleyicilerine ulaşabilirlerdi.
Grubun dağılmasına zemin hazırlayan en büyük kırılma noktası, Gülçin Ergül’ün 2008 yılında ayrılması oldu. Gülçin’in solo kariyere yönelmesi, geride kalan üç üyenin müzik kariyerini de olumsuz etkiledi. Ancak Gülçin gruptan ayrılmasaydı, Hepsi’nin kariyeri daha uzun soluklu olabilirdi. Özellikle grup içindeki denge ve uyum korunarak, daha fazla albüm ve proje ortaya çıkabilirdi.
Hepsi, pop müziğin yanında R&B, elektronik veya indie gibi farklı türlere de yönelebilir, müzik yelpazesini genişletebilirdi. Böylelikle sadece gençlere değil, farklı yaş gruplarına da hitap edebilirlerdi. Örneğin, düet projeleriyle hem Türkiye’de hem de yurt dışında tanınan sanatçılarla iş birliği yapabilirlerdi. Bu sayede hem müzikal hem de ticari anlamda büyük başarılar elde edebilirlerdi.
Grubun 20. yılı adına planlanan ancak hayata geçirilemeyen konser projesi, gerçekleşmiş olsaydı eski ve yeni hayranlarını bir araya getirebilirdi. Özellikle nostalji akımının son yıllarda yeniden popüler hale gelmesi, Hepsi’nin yeniden sahneye dönmesi için büyük bir fırsattı. Konser, belki de turneye dönüşerek Türkiye’nin dört bir yanında büyük ilgi görebilir, Hepsi’nin yeniden yükselmesine katkı sağlayabilirdi.
Bunun yanı sıra, Hepsi’nin kendi müzik belgeselini hazırlaması veya Netflix gibi dijital platformlarda yayınlanacak bir proje yapması da mümkün olabilirdi. Hayranlarıyla geçmişe dönmek, Hepsi’nin hikayesini genç nesillere aktarmak ve müzik miraslarını yaşatmak adına büyük bir adım olabilirdi.
HABER MERKEZİ
Kaynak:Onedio