Her yerde hak çıkıyor karşıma, sokakta bir hayvan görsem gözümün içine, içine bakıyor, dili olsa hayvan hakkı var diyecek yahu. Birisi oturduğu yeri beğenmiyor insan hakkı var, komşumu beğenmiyorum diyor, yırtıyor ortalığı. Hastaneye gidiyorum, hasta hakkı var, sanki onları muayene eden personelin hakkı yok. Memur hakkı yok mu sanki var tabii ki hep horlanıyor garip.
Çocuk hakkı yok mu? Oda var tabii, eğile, eğile önünde tepemize çıkarır olduk artık. Yok, susmayacağım ben devam ediyorum, sivil hakkı ’da var, unutmadan söyleyeyim, onun karşısında resmi hakkı yok mu sizce, bence oda var. Tüketici hakkı yok mu zannediyorsunuz oda buralarda, parasını kaptırmış kapkaççıya koşuyor Mirkelam gibi, al onun karşısında üretici Hakkı’da gelmiş bekliyor kapıda. İşçi Hakkı yok mu sanki oda bağırıp duruyor baksanıza, Hakkı’mı verin benim diye. Hele memur hakkı gariban kaldı tamamen, sesini sendika hakkı ile duyurmaya çalışıyor zavallı. Grevci Hakkı’yı sormayın ona söz tanımıyorlar zaten. Kadın Hakkı’yı sorarsanız az önce hastaneye yatırdık onu, takati kalmamış onunda. Genç Hakkı’yı sorarsanız yabancı müzik ve sosyal paylaşımlarıyla bozmuş kafayı, biçare dolaşıyor garibim.
Sayın okurlar gitmeyecek bu hakkı, say, say bitmiyor bunlar. Ben iyisi mi saymaktan vazgeçeyim, uzadıkça uzuyor bu hakkılar.
Şimdi bizim dinimize, ceddimize dönelim. Dinimizde hak yemek yoktur, şu ya da bu ayrımcılığı yoktur. Mevlana ne güzel söylemiş “ Ne olursan ol, gel” diye. Fatih İstanbul’u fetih ettiğinde kiliseleri yıktırmamış, oraya girenler de insan diye.
Günümüzde kimseye hak ettiğini vermiyorsun sonrada Hakkı’ları çıkarıyorsun. Herkese hak ettiği değeri, parayı, eşyayı ver ki Hakkı’lara gerek kalmasın. Birilerinin elindekileri al, sonra da kâğıttan haklar çıkar, adamlar çırpınsınlar ellerindeki kâğıtlarla. Hakkını istemek hayat akışında normal sırasını alsın.
Olmaz arkadaş böyle olmaz, olmamalı da. Önce alıp sonra yalvartarak vermek yakışmıyor bize, başkalarının adetlerini getirmeyelim bizim memlekete. Biz böyle yapmacık Hakkı’yı istemiyoruz, hakkı hak edene veriyoruz.
Peygamberimiz (s.a.v.) ’in sünneti bunu çok güzel açıklamakta; “ İnsanlara emeğinin karşılığını alnının teri kurumadan veriniz”
Çetin KORKMAZ