HAFTA’NIN DİZİ FİLM ÖNERİLERİ

Herkese merhaba! Biliyorum bu hafta seçimlerden dolayı herkes yorgun. Kimileri seçim sonucundan memnun, kimileri hiç memnun değil mutsuz karamsar. Şu bir gerçek ki her iki taraf için de seçim ikinci tura kaldı. Bu seçimin kazananı olmadı ve ikinci turda canla başla herkesin oy vermeye gitmesi gerekiyor. Sadece oy vermeye gitmekle de yetinmeyip sandıklarda gönüllü görev […]

HAFTA’NIN DİZİ FİLM ÖNERİLERİ

Herkese merhaba! Biliyorum bu hafta seçimlerden dolayı herkes yorgun. Kimileri seçim sonucundan memnun, kimileri hiç memnun değil mutsuz karamsar. Şu bir gerçek ki her iki taraf için de seçim ikinci tura kaldı. Bu seçimin kazananı olmadı ve ikinci turda canla başla herkesin oy vermeye gitmesi gerekiyor. Sadece oy vermeye gitmekle de yetinmeyip sandıklarda gönüllü görev almalı ve oy kullanırken oy pusulasına sadece mühür vurup zarfa koyup sandığa atmalısınız. 1 milyon geçersiz oy olan bu ilk turda, geçersiz oy sayısı rakamı çok ciddi yüksek. Lütfen oyunuzu geçersiz yapmayın. Mührü sadece oy pusulasına basın, zarfa basmayın. Oy pusulasına herhangi bir yazı yazmayın. Zarfın içine oy pısulası haricinde bir not kağıdı yazıp koymayın. Oylarınız geçersiz sayılmasın!

Yukarda seçimle ilgili konuşacağım her şeyi konuştuğuma göre, şimdi bu gergin haftayı geride bıraktıracak, kafanızı dağıtacak ve sizlere bu anlamda yararlı olacağını düşündüğüm dizi/ film önerilerine başlıyorum!

İlk önereceğim yapım aslında bir belgesel. Ama Film izlermiş gibi izleyebilirsiniz. Mubi’de yayınlanan bu ödüllü belgeselin ismi “Aşk, Mark ve Ölüm” . Konusu ise 1970’li yıllarda Almanya’nun yoğun iş gücüne ihtiyaç duyması sebebiyle, Türkiye’den, Yunanistan’dan, Yugoslavya’dan ülkesine aldığı iş göçü anlatılıyor. Hani ülkemizde “Alamancı” denilen aslında hepsi birer emektar gurbetçi olanlar. Onların ne şartlarda Almanya’ya alındığı, nasıl şartlarda çalışıp para kazandıkları, neyi özledikleri, nelere maruz kaldıkları, ekonomik kriz sonucu Alman insanların bütün öfkesini nasıl gurbetçilerden çıkardığı, Gurbetçi insanların evlerini yakıp öldürdükleri, Okullarda gurbetçilerin çocuklarını nasıl dışladıkları ve hatta Alman okullarına bile almadıkları hem o dönemin röportajlarıyla, hem bu dönemin röportajlarıyla anlatılıyor. Çok duygusal, çok etkileyici, çok gerçekçi bu belgesel Almanya’ya çalışmaya gitmiş yüzlerce insan hakkında önyargılarınız varsa yerle bir edecek türden. Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.

Diğer bir önerim ise, distopya/bilimkurgu türünde bir yabancı dizi. İsmi The Silo. Konusundan bahsetmem gerekirse, Silo isimli bir yer altı dünyasında yaşayan insnaları anlatıyor. Dış dünyaya çıkamıyorlar çünkü 10-15 saniyede dış dünyadaki havanın insanı zehirleyip öldürdüğünü düşünüyorlar. Dış dünya’ya çıkmak ise yasak değil sadece “Çıkmak İstiyorum” demeleri yeterli. Aslında bunu diyen kişi için bir ölüm fermanı. Dış dünya’ya çıkacak kişi önce temizleniyor, korunaklı kıyafet giyiyor ve diğer insanların büyük bir üzüntüsü ile dış dünyaya çıkıyor. Dışarıyı gösteren tek bir pencere var. O pencerede dışarıya çıkan kişinin saniyeler içinde yere yığıldığını izliyorlar. Ve bu da dışarıya başkalarının çıkmaması için korkutucu bir ders niteliğinde oluyor. Bu yüzden dışarı çıkmak isteyen kişilerin sayısı çok az. Lakin neden insanlar dışarı çıkmak istiyor? İşte bunun da bir gizemi var. Dizinin sürükleyici olmasının sebebi de bu. Dış dünyada aslında öldürücü bir virüs yoksa ve insanların o camda gördükleri birer bilgisayar aldatmacasıysa? Mutlaka izlemelisiniz müthiş bir dizi!

Son önerim ise çerezlik bir film. Netflixte yayınlandı. İsmi The Mother. Jennifer Lopez başrolde oynuyor. Konusu klişe ama işleyiş sürükleyici. Klasik bir aksiyon filmi. Bir eski asker olan Jennifer Lopez, karanlık işlere bulaşıyor ordudayken. Bir büyük silah kaçakçısı ve insan kaçakçısı olan eski ordu mensubu bir adamın kendisinden intikam almaya çalışması sonucu, yıllar önce terk ettiği kızının hayatı tehlikeye düşer ve kızını kurtarmak korumak için her şeyi yapacaktır. Gayet sürükleyici bir filmdi ben izlerken keyif aldım. Size de tavsiye ederim. Şimdiden iyi seyirler.

Bu haftaki önerilerim de bunlardı umarım izlerken siz de keyif alırsınız ve lütfen oy kullanmayı unutmayın, ilk turda oy kullanmamış tanıdığınız varsa ikna edip sandığa birlikte gidin. Hangi partiden, hangi siyasi görüşten olmanızın hiç bir önemi yok, her vatandaşın hakkı olan oy verme hakkınızı kullanıp geleceğin şekillenmesinde söz sahibi olun yeter! Haftaya görüşmek üzere!

 

Exit mobile version