1873’te bucak olan, Havran’ın 1 Nisan 1957 yılında 7033 sayılı kanunu ile ilçe olduğunu bildiren Belediye Başkanı Emin Ersoy, tarımdan, hayvancılığa, bundan da turizmde kadar her alanda iddialı olduklarını söyledi. Havran’ın küçük ve büyüyen bir cazibe merkezi olduğunun altını çizen başkan Emin Ersoy, “Büyükşehir Belediye Başkanımız Yücel Yılmaz ile büyük bir uyum içinde çalışıyoruz. İlçemizde hizmet seferberliğimiz sürüyor. Zeytin ürünleri ve sofralık zeytin alanında önde gelen ilçemizde dünyanın en modern ve büyük zeytin işleme fabrikası özelliğini taşıyan tesis yanında 12 adet zeytinyağı fabrikası bulunuyor. 1 adet çiçek yağı fabrikası ham çiçek yağını işleyerek iç pazara sunmaktadır. 1 adet pamuk çekirdeği yağı ve kanola yağı işleme fabrikası ile 2 adet ağır yağların rafine olduğu fabrika bulunmaktadır. Toplam arazinin ancak yüzde 24’ü tarım arazisi olmasına rağmen Havran her yönüyle bir tarım ilçesidir. Tarım arazilerinin en büyüğü zeytinlik arazilerdir” ifadelerini kullandı.
HAVRAN ESKİ UYGARLIKLARA TANIKLIK EDEN BİR KENT
İlçenin çok eski uygarlıklara yerleşim merkezliği yaptığının altını çizen Ersoy, “Antik Mysia, Truva, Tehebe, Lyrnessos, Pers, İskender ve Helenistik devri, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemi Antik Kalıntılara, Türk- İslam dönemi yapılara, tarihi çeşmelere, anıt yapı ve meskenlere sahiptir. Şifalı Derman Kaplıcalarına, yeşilliği ile göz kamaştıran Hanlar, Eybek kışlası ve Serhat mesire yerlerine sahiptir. Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasında büyük katkısı bulunan ve 276 kg. top mermisini kaldıran Koca Seyit Onbaşı ile yine bu savaşta kahramanca mücadele eden Ömer Çavuş Havranlıdır. İnboğazı mağarasında yapılan kazılarda Bakır Çağı ve Cilalı Taş Devri ne ait buluntular elde edilmiştir. Bunun dışında çok eski bir yerleşim yeri olan, Havran’nın bilinen ilk ahalileri Lelegler ve Pelasglar’dır.Troya savaşında geçen kent Tebai antik kenti bu ilçe sınırları içindedir. Tebai’den sonra bölgede önem kazanan bir diğer kent ise Aureline dir. Antik dönemde Havranın adının “Aureline” altın ülkesi olarak anıldığı söylenir. Altının simgesi olan Au, Latince “ Avrum“ dan gelmektedir. Havran isminin zamanla Aureline’ den ‘Altın ülkesinden gelme’ ihtimali de oldukça yüksektir. Turizmin merkezi konumundadır” dedi.
HOŞMERİM, KARADUT, NAR VE LEBLEBİSİ MEŞHURDUR
Osmanlı döneminde Havran Bölgesi, Edremit kadılığına bağlı büyükçe bir karye durumunda olduğunu da ifade eden Havran Belediye Başkanı Emin Ersoy, “1.Dünya Savaşı sonrası Milli Mücadelede Havranlılar, Edremit Kuvâ-yi Milliye Teşkilatına bağlı olarak kurulan Havran Heyeti ile yer almış, Havran bölüğü ile Ayvalık cephesinde 172. Alay Komutanı Ali Çetinkaya komutasında diğer körfez halkı ile birlikte düşmana karşı mücadele etmişlerdir. Buna rağmen 30 Haziran- 1 Temmuz 1919 gecesi Havran’a giren Yunan birlikleri, 6 Eylül 1922’ de Balıkesir’i kurtaran Milli Müfrezenin Balya üzerinden körfez bölgesine hareket eden bir kolu tarafından 8 Eylül 1922’de düşman işgalinden kurtulmuştur. İlçemiz süt ürünleri, meşhur hoşmerim tatlısı, karadut, nar, badem ve leblebi ile körfez ilçelerinin alışveriş merkezidir. Bölgede en büyük tek hayvan pazarı ilçemizde kurulmaktadır. Yarasa mağarası, barajımız, Çınarlıhan, at çiftliği, mesire yerleri, müze, eski eser evlerimiz ve doğal yetişen ürünler ve daha saymadığımız özellikler. Gelince keşfedilmeyi bekliyor. Böylesi önemli değerlere sahip bir zümrüt ilçemizden gelen ayrılmak istemeyecek” şeklinde konuştu. Mehmet DEMİREL