Geçmişin bugünkü yaşamımıza olan etkisi konusundaki temel zorluk, genellikle, sorunlu davranışlarımızdan geçmişin sorumlu tutulması, ama geçmişin olumlu davranış ve başarılarımız üzerindeki katkısının gözardı edilmesidir. İyi şeylerin faturasını kendimize, kötülerin faturasını ise geçmişe ve başkalarına cıkartırız.
Geçmiş bizi bu yer ve zamana getirdiğine göre, bugün içinde bulunduğumuz konum üzerinde etkisi büyüktür. Yaptıklarımız, başımıza gelenler, kollektif deneyimlerimiz bizi bugünkü kimliğimize taşıdı. Hiç birimiz geçmişimizi değiştiremeyiz. Geçmişe yönelik harcanan enerji inanılmazdır. Halbuki bu enerjiyi daha üretken bir şekilde kullanabiliriz.
Eğer vaktinizin çoğunu geçmişte yaşayarak geçiriyorsanız, “eğer şöyle olsaydı”, “eğer böyle olsaydı” diyerek kendinizi suçluyorsanız, yaşamınızda çok şey kaçırıyorsunuz.
Bugünü yaşamıyorsunuz ve yapabileceğinizin en iyisini yapmıyorsunuz.
Geleceğim için ne yapabilirim?
Geçmiş gibi geleceğide yaşayamayız. Bu yaklaşım bizi kontrol ve idare edebileceğimiz bugünden uzaklaştırır. Suçluluk duygusu geçmişte, endişe gelecekte yaşar. O kadar çok geleceğe yöneliriz ki gelecekle ilgili belirsizliklerden paniğe kapılırız. Gelecek bir hastalık veya herhangi bir koşuldan dolayı kısalırsa, aldatıldığımızı düşünür, kızarız. Ne olacağımızı kavramak, ne olduğumuzu kavramaktan kolay gelir.
Geleceğe dair düşüncelerimizin olmaması gerçekçi değildir. Olgunluğun tanımının bir bölümü bugün ve daha sonra kendimizle ilgilenmemizi içerir. Bu nedenle burada ve bu anda gelecekle ilgili bazı plânlar yapmamız zorunludur. Buradaki paradoks, içinde bulunduğumuz anı ne kadar vurgular, ne kadar iyi değerlendirirsek, geleceğin o derece kendiliğinden oluşacağıdır.
Ne yapmalıyım?
Geçmişinizden istediğinizi alın ve geçmişi sevgiyle anın. Objektif olun. Geçmişinizden korkmayın. Bu süreci yaşamakta zorlanıyorsanız, yardım isteyin. Bugünü ve yarını geçmişle uğraşarak harcamak zorunda değilsiniz.
Son olarak Goethe’nin bir sözüyle tamamlayalım: “Eğer insanlar sürekli geçmişi hatırlamak yerine şu günlerin tadını çıkarsalardı bu kadar acı çekmezlerdi”.