EŞ’ARÎLİK + GÜNEY MÜSLÜMANLARI (2)

Evrensel bilim adamları arasında yer aldığını zannettiğimiz, dünya insanlarının hele hele İslam Dünyasının yönetilmesi ve yönlendirilmesi ile sömürülmesi bağlamında İslam Dini ile Türk – İslam karşıtlarına uç duygu ve düşünceleri ile ideallerini aşılayan ve de Müslüman Arap hele hele Suudî Arabistan’ın Osmanlı Türk Yönetiminden koparılması biryana Arapların Osmanlı Türk Devletine karşı isyan ettirilmesini sağlayan sahte […]

MUHARREM OZDEMIR - Marmara Bölge: Balıkesir Son Dakika Haberleri ile Hava Durumu

Evrensel bilim adamları arasında yer aldığını zannettiğimiz, dünya insanlarının hele hele İslam Dünyasının yönetilmesi ve yönlendirilmesi ile sömürülmesi bağlamında İslam Dini ile Türk – İslam karşıtlarına uç duygu ve düşünceleri ile ideallerini aşılayan ve de Müslüman Arap hele hele Suudî Arabistan’ın Osmanlı Türk Yönetiminden koparılması biryana Arapların Osmanlı Türk Devletine karşı isyan ettirilmesini sağlayan sahte Müslüman – Arap ve İngiliz Casusu Lawrens’in torunu olduğunu düşündüğüm İngiliz Tarihçi – Yazar, A. Toynbee’nin sözlerini tekrar tekrar anımsatmak geldi içimden. Çünkü İngiliz Tarihçi – Yazar A. Toynbee 1960 yılında yazdığı bir kitabında şöyle diyor ya:

       “Güney Müslümanlığı; EŞ’ARÎ’lik ( Kuzey Afrika’nın batısı Fas’tan Suudi Arabistan’a dâhil) bizim için tehlike olmaktan çıkmıştır. Bir şeyh satın alır, hepsini yönetirsiniz.

         Bizim için Kuzey Müslümanlığı, MATURÎDÎ’lik; (Viyana’dan, Balkanlar ile İstanbul’dan Buhara’ya hatta Çin’e kadar Türk bölgesi) tehlikelidir. Bunlar bizimle (görünüşte) barışıktır. Ancak (o nedenle) her zaman (Bu günkü Türk Bölgesi içinden) (Gazi Mustafa Kemal) ATATÜRK gibi bir asi çıkabilir. Önlemi şimdiden alınmalıdır.” Sözleri bizi titretip kendimize döndürmeli diye düşünüyorum canlarım.

Büyük Kelam (İtikat, Felsefe, Konuşma, Hitabet) âlimleri arasında yer alan Ebu’l- Hasan Eş’arî; 873 yılında Bağdat’ta doğdu. Önceleri İslam dünyasına fitne ile fesat yayıp kargaşa çıkaran ile Yahudi ile Hıristiyan itikat ile inançlarını süsleyerek İslam Dini’ndenmiş gibi gösteren ve kan döken ile İslamları birbirine kırdıran Gayr-i Türk ile Gayr-i Müslimlerin ekmeğine yağ süren Mutezile Mezhebi görüş ile duygu ve düşüncelerinin taraftarı ve savunucusu idi Ebu’l- Hasan El- Eş’arî. Kendisi o zamanın koşullarında Mutezile düşünce ile eylemcilerinin ileri gelenlerindendi. Keskin zekâsı ve açık ve düzgün konuşmalarıyla Mutezile Mezhebi dışındaki diğer duygu ve düşünceler ile değişik boyutlarda tartışmalara girişti.

Fakat kısa bir süre sonra yanlış yolda olduğunu fark ettiğinden mi veya gerçekleri gördüğünden mi ya da Mutezile düşüncelerinin toplum tarafından pek de kabul edilmediğinden dolayı mı vb. olacak ki Mutezile Mezhebi yoldaşlarından ayrıldı. Ve onların karşısına dikildi ve de onlarla şiddetli mücadeleye girişti. Tövbe ederek kalan yaşamını, 942 yılında Bağdat’ta vefat edinceye kadar Kur’an-ı Kerim’in yaratılmış olmadığını ve Allah’ın emir ve buyrukları olduğunu, kulların bir şey yaratmaya güç yetiremeyeceklerini, çünkü kendilerinin yaratılmış birer birey olduğunu kanıtlayarak yaymak ile haykırmaya başlayarak Ehl-i Sünnet Ve’l- Cemaat görüş ve düşüncelerini benimsedi. Kendi döneminin birçok âlimleri tarafından “Ehl-i Sünnet Ve’l- Cemaat Lideri” unvanı vermişlerdir. Eş’arî’nin “Makaalâtu’l- İslâmiyyîn” ve “El- Luma” gibi birçok kitabı vardır. Eş’arî’lik; Afrika’nın kuzeyi Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Irak’ın bir kısmı, Suudi Arabistan Yarımadası ve Doğu Afrika ile İç Afrika’da kabul görmesine karşın; İngiliz Tarihçi – Yazar A. Toynbee’nin Kuzey Müslümanları diye adlandırdığı bölgelerde, ikili duygu ve düşünce ile yaşamından dolayı mıdır? bilemiyorum taraftar bulamamış ve tutunamamıştır.

İslamlar olarak inanç dünyamızda Mutezile ile Cebriye’ye ait duygu ile düşünceler seyrekten ve bölük pörçük yok denecek kadar geçmişte yayılma ile yaşama alanında tutunabilmişse de Yahudi ile Hıristiyan Misyonerler ve Casusları ile Ajanları tarafından değişik versiyonları Müslümanlar arasında devam ettirilmeye çalışılıyor. Bu günkü Türk ile Türk – İslam ve İslam Dünyasındaki Allah’ın ayetleri ile İslam Peygamberinin sünnetine uymayan olumsuz ile asılsız, beyinleri sulandıran ve insanları dolandıran ile fitne ve fesat içeren, milli ve dini birlik ve beraberlik ile dayanışma ve yardımlaşmayı temelinden sarsmayı hedefleyen sapık söylem ile eylemler ve davranışları içeren ve de o yüzyılın fesatçı ile mükalemünların ittifak kurup bir çatı altında toplandığı Mutezile (İttifakı) Mezhebine reddiye (karşı cevap, kabul etmemek, sapık düşünceleri çürütmek) mahiyetinde amansız bir mücadele verenlerin başında gelen ve farklı coğrafyalarda bulunmalarına rağmen aynı yıllarda yaşamış ve de aynı amaç uğrunda ömür tüketmiş olan Türk Bilegi Ebu Mansur Muhammed El- Mâtürîdî ile birlikte Ebu’l- Hasan El- Eş’arî de Mutezile Mezhebi’nin ortaya attığı sapık duygu ile düşünce ile davranışları ve eylemlerinin karışıp kaynaştığı Rafizîler ile de bu gün 24 fırka ve fraksiyona ayrılmış olan Şia (Şiiler)’nın yıkıcı ile bölüp parçalayıcı, hiç acımadan masum kanı dökmeyi ve ülke topraklarının dâhili ve harici bedhahlara peşkeş çekilmesi ve sömürgeleştirilmesini bir maharet sanan Müslüman görünümlü o aptallara karşı bu günkü Irak’ın Başkenti Bağdat yakınlarındaki Basra şehri ve çevresinde bilimsel mücadele bayrağı açıp dalgalandırmıştır.

Belki de Ebu’l- Hasan El- Eş’arî gibi Din Bilgelerinin o görüşten bu düşüncelere transfer oluş nedeninden yararlanmak isteyen son yüzyılların Hıristiyan ile Yahudi dünyası sözde bilim adamları; İslamları önce birbirine düşürmek sonra da bölmek ile parçalamak ve de sömürgeleştirmek için her alanda var gücüyle çaba sarf ediyor. Bu çabalarını görmemek, bilmemek, anlamamak, hissetmemek için hepimizin kör ya da sağır veya dilsiz olması gerekir. Bakar kör olanlara ne demeli? varın siz karar verin sayın okuyucularım diye düşünüyorum.

Exit mobile version