EMEKLİ-SEN tarafından yapılan açıklamada; “Asgari ücret, bir kez daha işçi tarafı temsilcilerinin mutabakatı alınmadan, açlık sınırı seviyesinde belirlendi. Ortalama ücret haline gelen asgari ücret, bu yıl da milyonlarca işçi, emekçi ve ailelerinin açlığa mahkûm edileceği bir düzeyde; 17 bin 2 lira olarak duyuruldu.
Biz emeklilerin ısrarla belirttiğimiz, en düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çıkarılması talebimize kulak tıkayanlar; açlık sınırı düzeyinde belirledikleri asgari ücreti dahi layık görmedikleri emeklileri gerçeklikten uzak enflasyon oranlarına mahkûm ettiler.
3 Ocak 2024’te açıklanan enflasyon oranları bir kez daha ne işçinin ne memurun ne de emeklinin yaşam gerçekliğini yansıtan bir oran oldu. TÜİK tarafından yıllık enflasyon yüzde 64,77, Temmuz-Aralık 2023 dönemini kapsayan altı aylık enflasyon oranı ise yüzde 37,57 olarak açıklandı.
Açıklanan enflasyon oranları neticesinde, memurların, memur emeklilerin, SSK ve Bağkur emeklilerinin de alacakları zam oranları belirlenmiş oldu. Emeklilerin iradesi ve yaşam hakları yok sayılarak belirlenen bu artışlar şöyle: Memur ve memur emeklileri yüzde 49,25 zam alırken; İşçi ve Bağkur emeklileri yüzde 37,5 zam alacak.
Resmi enflasyon ile gerçek enflasyon oranları arasındaki derin fark sürerken, emeklilere yapılan zam oranları arasındaki fark da eşitsizliği ve adaletsizliği derinleştirmeye devam edecektir. Mevcut ekonomik ortam, emeklilerin açlık sınırının binlerce lira altında ücretlerle yaşam mücadelesi vermesine neden olacaktır. Zira Kasım 2023 için hesaplanan açlık sınırı 13.745 lira, yoksulluk sınırı ise 47.544 lira iken emekli aylıklarının büyük bölümünün zamlı halinin dahi açlık sınırının katbekat altında kalacağı açıktır. Belirtelim ki, açlık sınırı sadece gıda ihtiyaçlarının karşılanması için yapılması gereken asgari harcama tutarıdır. Bu bağlamda, bir açlık sınırı düzeyindeki ve altındaki hiçbir ücret, maaş ya da aylık halkın yaşamını idame ettirebilmesinde kıstas olmamalıdır. Barınma, ısınma, sağlık, ulaşım gibi temel ihtiyaçların yanında kültürel ve sosyal ihtiyaçların da göz önüne alınarak karşılanması bu çağda bir lüks olarak sayılmamalıdır.
Oysa bizleri vahşi kapitalizm koşullarına geri çağıranlar; bizleri en temel ihtiyaçlarımız arasında tercih yapmaya zorlayanlar lüks ve şatafat dolu bir yaşam sürmekte; sofralarını bizden aldıklarıyla doldurmaya devam etmektedir.
Türkiye bir yandan vergi kaçakçılığı ve kara para aklama ile zenginleşenlerin ülkesidir. Diğer yandan açlık ve sefalette eşitlenen milyonların ülkesidir.
Bir kez daha uyarıyoruz: En düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyinde belirlenmedikçe,
En düşük emekli maaşı asgari ücret seviyesinde olmak üzere tüm emekli maaşlarına asgari ücret zammı oranında zam uygulanmadıkça,
İntibak yasası çıkarılarak emekliler arasındaki eşitsizlik giderilmedikçe,
Kısacası, emeklilerin haklı talepleri, bir an önce emekli sendikaları ile masaya oturulup mutabakata varılarak yaşama geçirilmedikçe her türlü meşru mücadeleye hazırız.
Türkiye’nin emeklileri olarak, Hazine katkılarının, resmi enflasyon oranlarının, üç-beş puanlık refah paylarının hükümsüz olduğunu bir kez daha ilan ediyoruz!
Geçinemediğimiz, barınamadığımız, kamusal hizmetlere erişemediğimiz bir ülkede, yurttaş olmanın getirdiği en temel haklarımızı kullanamadığımız bir ülkede yaşamanın direnmek olduğu bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır.
İşçisiyle, emekçisiyle, emeklisiyle “Artık Yeter” diyoruz!
Demokrasinin, hukukun üstünlüğünün hüküm sürdüğü insana yakışır bir yaşam için susmayacağız!
Emeklilere “Çalışmıyorsanız ölün!” gözüyle bakanlara karşı yaşayacağız! Direneceğiz! Dünün tüm değerlerini yaratan bizler, emeğimizin karşılığını alıncaya kadar direnecek, direnecek, direneceğiz!” ifadelerine yer verildi. Şenol TORLAK