Birçok depremzede, büyük sarsıntılardan önce içini kaplayan açıklanamaz bir huzursuzluktan söz eder. Kimi “kalbim sıkıştı”, kimi “hava birden değişti” der. Peki, bu gerçekten bir önsezi mi, yoksa beynin bize oynadığı bir oyun mu?
Bilim insanlarına göre, bazı insanlar depremlerden birkaç saniye önce P dalgalarını yani yeryüzünde ilk yayılan hafif titreşimleri fark edebiliyor. Bu dalgalar binaları yıkmaz ama beyin, bu çok kısa titreşimleri hissedip vücuda rahatsızlık, baş dönmesi, mide bulantısı ya da endişe hissi olarak yansıtabiliyor.
Depremden Önce “Hissetmek” Gerçek mi, Tesadüf mü?
Kimi insanlar, “Depremden önce içime bir sıkıntı çöktü” diye anlatır. Bu durumun ardında genellikle psikolojik bir mekanizma bulunur.
Deprem korkusu yaşayan bireylerde, beyin tehlike sinyallerine karşı aşırı duyarlı hale gelir. Bu durum “yanlış alarm sistemi” olarak bilinir. Beyin, rüzgarın uğultusunu veya yerden gelen küçük titreşimleri depremle ilişkilendirip “sarsıntı olacak” hissi yaratabilir.
Bu yüzden birçok kişi, sarsıntı başlamadan önce hissettiğini düşünse de, aslında yaşanan şey anksiyete kaynaklı bir içsel uyarıdır.

Bilim Dünyası Ne Diyor?
Jeofizikçiler ve nörobilimciler, insan vücudunun depremi önceden “hissettiği” iddiasını yıllardır araştırıyor.
Şu ana kadar yapılan bilimsel çalışmalarda, insanlarda deprem öncesi biyolojik bir uyarı sistemi tespit edilemedi. Ancak bazı kişiler, sarsıntıdan 1-2 saniye önce gelen P dalgalarını fark ederek kısa bir fizyolojik tepki gösterebilir.
Bu tepki, beynin hayatta kalma reflekslerinden biridir. Ancak bilim insanları, bu tepkinin depremi önceden öngörmek için yeterli olmadığını vurguluyor.
Tokyo Üniversitesi’nden yapılan bir araştırmaya göre, depremden birkaç saniye önce yer altındaki basınç değişimleri insan kulak zarında ya da iç denge sisteminde mikroskobik etkiler yaratabiliyor. Fakat bu farkındalık genellikle bilinç düzeyine ulaşmıyor — yani çoğu insanın fark ettiği bile olmuyor.
Hayvanlar Neden Daha Önce Hissediyor?
Tarih boyunca birçok deprem öncesinde hayvanların garip davrandığına dair yüzlerce kayıt bulunuyor. Kuşların gökyüzüne doğru ani hareketleri, köpeklerin havlamaları, balıkların yön değiştirmesi…
Bilimsel açıklama oldukça net: Hayvanlar, yer altındaki titreşimlere, manyetik alan değişimlerine ve düşük frekanslı seslere karşı insandan çok daha hassas. Bu nedenle sarsıntı başlamadan önceki fiziksel değişimleri algılayabiliyorlar.
Ancak insanlar için aynı şey geçerli değil. Bizim duyusal sistemimiz bu kadar hassas olmadığı için depremi önceden hissetme yetimiz bulunmuyor.

Travma Sonrası “Sürekli Deprem Olacakmış” Hissi
Deprem yaşamış kişilerde, olaydan sonra uzun süre boyunca “şimdi yine olacak” hissi kalabiliyor.
Uzmanlar bu durumu deprem anksiyetesi olarak tanımlıyor. Beyin, yaşadığı travmayı tekrar yaşamamak için sürekli tetikte kalıyor. Ufacık bir sarsıntı, bir kapı gıcırtısı ya da uzaktaki kamyon sesi bile deprem alarmı gibi algılanabiliyor.
Bu durumda bedende terleme, kalp çarpıntısı, mide bulantısı ve kas gerginliği gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Yani vücudun verdiği bu sinyaller gerçek bir deprem önsezisi değil, psikolojik bir savunma tepkisi.
Bilinçaltımız Uyarıyor Ama Bilim Onaylamıyor
Vücudumuz bazen “bir şey olacak” der gibi tepki verebilir, ancak bu doğrudan depremin habercisi değildir.
Bilimsel olarak kanıtlanan tek gerçek; depremler öncesinde bazı fiziksel dalgaların hissedilmesinin mümkün olduğu, fakat bu durumun erken uyarı sistemi oluşturacak kadar güçlü olmadığıdır.
Ömer Faruk KARATOSUN