Okulların açılmasına sayılı günler kala velilerin en büyük telaşı yine kırtasiye alışverişi oldu. Çantadan deftere, silgiden kaleme kadar en temel ihtiyaçlar bile artık aile bütçesini sarsar hale geldi. Çocukların eğitim yolculuğu daha başlamadan, ailelerin cebinde derin bir delik açılıyor.
Eskiden kırtasiye alışverişi, heyecanla yapılan, hatta çocukların sabırsızlıkla beklediği bir ritüeldi. Renk renk defterler, rengârenk kalemler alınır; alınan malzemeler büyük bir sevinçle çantaya yerleştirilirdi. Oysa bugün aynı heyecan, yerini kaygıya bıraktı. Çünkü artık en sıradan defterin bile fiyatı cep yakıyor.
Veliler market market gezip daha uygun fiyatlı ürün arayışına giriyor. Ama sonuç değişmiyor. Bir çocuğun temel okul ihtiyaçlarını karşılamak bile yüzlerce lirayı buluyor. İki ya da üç çocuğu olan ailelerin yükünü düşünmek bile zor. Eğitim masrafı sadece kırtasiye ile sınırlı değil elbette; forma, servis, yemek derken liste uzayıp gidiyor.
Bütün bu tablo, akla şu soruyu getiriyor: “Eğitim neden bu kadar pahalı olmak zorunda?” Çocukların geleceğini inşa etmek için alınan defterin, kalemin lüks bir tüketim ürünüymüş gibi fiyatlandırılması, toplumun vicdanını yaralıyor.
Eğitimde fırsat eşitliğinden bahsediyoruz ama defterini alamayan, çantasını dolduramayan bir çocuğun aynı şartlarda yola çıkması mümkün mü? Çocukların eşit şartlarda eğitim alabilmesi için devletin ve yerel yönetimlerin bu yükü paylaşması, velilere destek sağlaması artık kaçınılmaz hale gelmiş durumda.
Bugün velilerin tek isteği, çocuklarının derslerine odaklanabilmesi. Fakat kalemin ucundaki kurşun kadar bile ince hesaplarla ay sonunu getirmeye çalışan aileler için kırtasiye masrafları ciddi bir sorun. Eğitim, çocuklar için bir hak; aileler içinse artık ağır bir yük olmamalı.
Çantalar dolmalı, defterler açılmalı ama en önemlisi çocukların hayalleri eksilmemeli. Çünkü onların umutları, geleceğimizin en kıymetli hazinesi. Ve bu hazinenin kapısını açan anahtar, bir defter ve bir kalemden daha fazlası değil.







YORUMLAR