Domuz Çukuru Koyu, Datça Yarımadası’nın Mesudiye Köyü civarında, kıyıdan izole bir noktada yer alıyor. Karadan ulaşım oldukça zor, bu da koyun bakirliğini korumasına katkı sağlıyor. En çok tercih edilen yol ise tekneyle ulaşım. Datça’dan hareket eden günlük turlar veya özel teknelerle koya kolayca gidilebiliyor.
Ne Zaman Gidilmeli?
Koy, özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında en keyifli halini yaşıyor. Yazın denizin berraklığı ve serinliğiyle serinlemek mümkün olsa da kalabalıktan kaçmak isteyenler için Mayıs-Haziran ve Eylül-Ekim ayları en ideal dönemler. Güneşin yakıcı olmadığı bu zamanlarda hem denizin keyfini çıkarabilir hem de kamp yapmanın tadına varabilirsin.

Denizin ve Doğanın Keyfi
Domuz Çukuru Koyu’nun sahili yaklaşık 600 metre uzunluğunda. Kum ve çakıl karışımı yapısıyla doğallığını koruyan plajda deniz inanılmaz berrak. Koyun çevresi yemyeşil ormanlarla kaplı; bu da hem görsel şölen hem de ferah bir hava sağlıyor. Deniz sakin, dalgasız ve temiz olduğu için yüzmek, şnorkelle dalış yapmak için çok uygun.
Neler Yapılır?
- Deniz Keyfi: Turkuaz sulara dalıp tüm gün yüzmenin keyfini çıkarabilirsin.
- Kamp: Çadırını kurup yıldızların altında unutulmaz bir gece geçirebilirsin.
- Doğa Yürüyüşü: Koy çevresindeki patikalarda kısa yürüyüşler yaparak doğanın tadını çıkarabilirsin.
- Fotoğrafçılık: Hem denizin mavisi hem de ormanın yeşili, fotoğraf tutkunları için eşsiz kareler sunuyor.

Yanına Ne Almalı?
Koyda büyük tesisler olmadığı için hazırlıklı gitmek önemli. Yanına mutlaka su, yiyecek, güneş kremi ve şapka almalısın. Kamp yapmayı düşünüyorsan çadır, uyku tulumu ve kamp ekipmanlarını eksiksiz getirmek gerekiyor.
Kimler İçin Uygun?
- Sessizlik ve huzur arayanlar,
- Kalabalık tatil köylerinden uzaklaşmak isteyenler,
- Kamp yapmayı sevenler,
- Deniz ve doğa ile baş başa kalmak isteyenler için Domuz Çukuru Koyu tam anlamıyla biçilmiş kaftan.

Domuz Çukuru Koyu, doğanın en saf halini yaşamak, kalabalıklardan kaçmak ve ruhunu dinlendirmek isteyenler için gerçek bir cennet köşesi. Buraya bir kez gelen, doğanın kucağında yaşadığı bu eşsiz deneyimi unutamıyor.
Ömer Frauk KARATOSUN