Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEVA Partisi Milletvekili Burak Dalgın, “Öz vatanında bir ev almanın hayalini dahi kuramayan, öz vatanında çocuğunun beslenme çantasını dolduramayan, öz vatanında turistlerle dolup taşan lokantalara, AVM’lere, sahillere uzaktan gıptayla bakan insanların ülkesi hâline geldik, getirildik” dedi.
“VATANDAŞIMIZ MÜLKSÜZLEŞME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA”
Vatandaşların yaşadığı barınma sorununa dikkat çeken Milletvekili Burak Dalgın açıklamalarına şöyle devam etti: “En temel ihtiyacımız olan barınmanın bugün nasıl bir kriz haline geldiği ortada. Bu konuyla alakalı bir değil üç problem var: fiyat, kalite ve mülkiyet hakkı. Bugün ülkemizde 100 metrekarelik ortalama daire fiyatı, Merkez Bankası verilerine göre 3 milyon lira. İstanbul’da ortalama kira 17 bin, Ankara’da 14 bin lira. Bırakın asgari ücreti, ortalama ücretle bile, başınızı sokacak bir ev bulmak imkânsız hale geldi. Diyelim ki uygun bir ev buldunuz, bu sefer de kötü şartlarla mücadele etmeniz gerekiyor. Özellikle büyük şehirlerimizde rutubetli, güneş almayan, çatısı akan, sıkış tıkış evlerde yaşamaya mahkûm olan milyonlarca insanımız var. Bu koşullarda büyüyen çocuklarımız var. Yirmi yıllık büyük inşaat hamlesinin neticesi bu mu? Bir şekilde ev sahibi olan vatandaşlarımız, bu kez de mülksüzleşme riski ile karşı karşıya. AK Parti ve MHP oylarıyla Meclis’ten geçen yeni Kentsel Dönüşüm Yasası’nın yolunu açıyor. Vatandaşımıza bir sabah ‘bu evden çık git, sana 20 kilometre ötede bir ev veriyoruz’ demek yasal hale geliyor. İstanbul’un merkezi Beyoğlu’ndan başlayan keyfi kentsel dönüşüm, yarın bütün ilçelere yayılarak milletimizi mülksüzleştirebilir. ‘En düşükte, evi ancak ılık hâle getiren bir ısınma bile vatandaşlarımız için ciddi bir maliyet hâline gelmiş durumda” şeklinde konuştu.
“FATURALAR VATANDAŞLARIMIZI ZORLAYACAK”
Konuşmasını ısınma problemini anlatarak sürdüren Dalgın, seçim dönemi bulunan doğalgaz rezervlerinin vatandaşa zam olarak yansıdığını söyledi. Dalgın: “Kış geliyor, havalar soğuyor. Seçim döneminde ardı ardına doğal gaz rezervleri bulunurken iktidara yakınlığıyla bilinen bir ismin coşkuyla söylediklerini hatırlarsınız: “Açın kombileri, 2023’te kimse doğal gaza para ödemeyecek”. Peki gerçekte ne oldu? Doğal gazın sadece 25 metreküplük kısmı ücretsiz oldu. Bu da faturada aylık 125 liralık indirim demek. Gelin beraber bir hesap yapalım. GAZ-BİR’in raporuna göre, kış döneminde aylık ortalama hane başı doğal gaz tüketimi 145 m3. Yani, kombiyi kısıkta yaksanız bile İstanbul’da aylık 915 lira, Ankara’da bin 50 lira, Erzurum’da 1270 lira fatura ödemeniz gerekiyor. Tabii, faturalar evin m2’sine, izolasyonuna, konumuna göre değişiyor. En düşük emekli aylığı 7 bin 500 lira. Çalışanların neredeyse yarısı ayda 11 bin 400 lira alıyor. En düşükte, evi ancak ılık hale getiren bir ısınma bile vatandaşlarımız için ciddi bir maliyet haline gelmiş durumda. Isınma demişken izolasyona da değinmek gerekiyor. TÜİK’e göre ülkemizde üç konutun birinde izolasyon problemi var. Bunlar genelde eski evler. Yani faturaların zorladığı dar gelirli vatandaşlarımız daha verimsiz ısınıyor, parasını havaya saçıyor” diye söyledi.
“GÜVENLİK SORUNU ORTAYA ÇIKTI”
Milletvekili Dalgın, “Üzülerek söylüyorum; kamu nizamımız bozuldu. Her gün yeni bir çetenin adını duyuyoruz. Bazı ilçelerimiz, her gün haberlere yansıyan suç olaylarıyla anılmaya başlandı. Trafikte kavga, sokak ortasında cinayet, kadınlara taciz, insanlara saldırı özellikle büyükşehirlerimizde hayatın rutini hâline geldi” dedi.
“UCUZ GIDAYA ERİŞİM SAĞLANMALI”
Beslenme problemlerine de değinen Dalgın: ““Gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında da Avrupa ülkeleri arasında da açık ara 1’inciyiz. Hatta son bir yılda dünya genelinde gıda fiyatları yüzde 11 düşerken ülkemizde yüzde 72 artmış. Birçok alanda olduğu gibi gıda enflasyonunda da dünyadaki trendlerin tersine gidiyoruz. Bunun doğal sonucu olarak, Dünya Gıda Örgütü’ne göre, ülkemizde 15 milyon vatandaşımız yetersiz besleniyor. Neredeyse Yunanistan ve Bulgaristan’ın toplam nüfusu kadar kişiden bahsediyoruz! Tabii ki gıda enflasyonunu en çok hissedenler de yetersiz beslenenler de orta ve alt gelir grubundaki insanlarımız. TÜİK’e göre, en düşük yüzde 20’lik gelir grubundaki vatandaşlarımız, gelirlerinin yüzde 36’sını gıda harcamalarına ayırıyor. Bu oran en yüksek yüzde 20’lik gelir grubu için bunun yarısından az. Yani, gıda enflasyonu en çok düşük gelirli vatandaşlarımızı vuruyor. Burada asıl çarpıcı olan ise çocukların dengeli ve yeterli beslenememesi. Yine TÜİK’e göre, çok az sayıda çocuk her gün düzenli olarak et, balık veya tavuk tüketebiliyor. Çocukların 3’te 2’si de her gün ekmek ve makarna gibi tahıl ağırlıklı besinlerle karnını doyuruyor. Yetersiz beslenmenin çocuklarımızın fiziksel ve zihinsel gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerini önlemek için hem gıda enflasyonunu düşürmek hem de okullarda sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimi sağlayacak somut adımları hızlı bir şekilde atmamız gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
“ÇALIŞMA SAATLERİNDE AVRUPA ŞAMPİYONUYUZ”
Dalgın, yüksek çalışma saatleri nedeniyle dinlenemeyen insanların sorunlarını da gündeme getirdi ve şöyle anlattı: “Çalışma saatlerinde Avrupa şampiyonuyuz. Ortalamanın yüzde 17 üzerindeyiz – yani her yıl iki ay daha fazla çalışıyoruz! Peki, bu kadar uzun saatlere rağmen elimize geçen para yetiyor mu? Hayır. Bunun doğal sonucu, yorgun argın ikinci bir iş yapmak. Birkaç veriyle durumu somutlaştıralım. Geçen hafta yayınlanan DİSK araştırmasına göre 10 vatandaşımızdan yedisi ayda 17 bin liranın altıda kazanıyor. Türk-İş’e göre ise, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin açlık sınırı, yoksulluk değil, açlık sınırı ayda 14 bin lira. Nasıl olacak bu iş?”
“GENÇLERİMİZ ARTIK EVLENEMİYOR”
Son zamanlarda gençlerin maddi imkansızlıklar nedeniyle evlenmediklerini dile getiren Dalgın, “Anayasa Madde 41 ‘Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.’ diyor. Ancak vatandaşlarımız artık ne yuva kurabiliyorlar ne de kurdukları yuvayı sürdürebiliyorlar. İmkânları ve fırsatları ellinden alınan insanların huzuru, mutluluğu da ellerinden kayıp gidiyor. Gençlerimiz, maddi yetersizlik yüzünden evlenemiyor. Bir Evlilik Maliyeti Fiyat Araştırması evlenmenin başlıca masraf kalemleri olan düğün, çeyiz, takı, ev eşyaları için en az 400 bin TL gerektiğini söylüyor. Bunun yarısı olsa, yine de çok ciddi para. Hükümet bu konuda pansuman bir tedbir aldı. Evlenecek gençlere 150 bin lira faizsiz kredi verilecek. Tabii bunun şartları henüz belli değil. Mesela yaş limitinin 26 olacağı söyleniyor. Okulunu bitiren, askere giden, işe girip para kazanmaya başlayan biri için böyle bir üst sınır hiç gerçekçi değil. Zaten esas mesele, gençlerin kendi hayatlarını kurabilecekleri ekonomik ortamı oluşturabilmekte” dedi. Taşkın SARICA