Denizden yaklaşık 700 metre yükseklikte bulunan Gödence, Bozdağ silsilesinin eteklerine kurulmuş küçük bir Ege yerleşimi. Evleri gri taşlardan örülü, avlularında incir ve nar ağaçları uzanıyor. Yazın serin havası, sonbaharda yerini altın sarısı bir manzaraya bırakıyor. Kasım ayı geldiğinde zeytin hasadı başlıyor; sabahları köylüler ellerinde sepetlerle yola koyuluyor, taş yollar zeytinlerin düşerken çıkardığı seslerle doluyor.
Zeytin Dallarının Gölgesinde Sessizlik
Gödence’ye vardığınızda sizi ilk karşılayan şey sessizlik. Rüzgârın zeytin yapraklarını savurduğu ses, taş sokaklarda yankılanıyor. Öğle saatlerinde meydanda taze ekmek, zeytinyağı ve közde pişen kahve kokusu yayılıyor. Akşam olunca soba dumanı taş evlerin arasından süzülüyor, gökyüzü kızıl bir perdeye dönüşüyor.
Ege’nin Yumuşak Işığı
Ekim sonu itibarıyla köyde gündüz sıcaklığı 20–22°C, akşamları ise 10°C civarında seyrediyor. Sabahları tarlaların üzerinde sis tabakası oluşuyor, öğle saatlerinde güneş yüzünü gösteriyor. Zeytinliklerle çevrili tepelerdeki seyir noktalarından Sığacık Körfezi ve Ege Denizi aynı karede görülebiliyor. Gün batımı, Gödence’de sessizliğin en güzel anına dönüşüyor.
Köy Sofralarının Sade Lezzeti
Gödence mutfağının kalbi zeytinyağı. Kahvaltılarda zeytinyağlı lor peyniri, taze zeytin, dağ kekiği ve domates reçeli sofraları süslüyor. Öğlen yemeğinde nohutlu bulgur pilavı, ot kavurması ve fırında kabak tercih ediliyor. Tatlı olarak cevizli köy helvası veya incir reçeli sunuluyor. Köy kahvesinde soba başında demlenen çayın kokusu, günün en huzurlu ritüeli haline geliyor.
Kasım sonunda düzenlenen Zeytin ve Zeytinyağı Şenliği sırasında köylüler kendi ürettikleri zeytinyağlarını, sabunlarını ve reçellerini sergiliyor. Meydan, hem lezzet hem de gelenek kokuyor.
Zeytin Yollarında Yürüyüş
Köy çevresinde yürüyüş rotaları doğayla iç içe bir deneyim sunuyor. Gödence–Beyler arası dört kilometrelik parkur, zeytin ağaçlarının arasında kıvrılarak ilerliyor. Gödence–Ulamış rotası ise taş köprülerden ve kekik kokulu patikalardan geçiyor. Ekim ve kasım aylarında hava serin, toprak nemli ve yürüyüş için son derece elverişli. Yolda keçi sürülerine, rüzgârla savrulan yapraklara ve sessizliğin huzuruna rastlanıyor.
Köy Pazarında Doğal Hazineler
Gödence pazarında köylülerin el emeği ürünleri sergileniyor: Soğuk sıkım zeytinyağı, kekik balı, kurutulmuş otlar ve el yapımı sabunlar… Hepsi sade cam şişelerde, etiketlerinde sadece üreticinin adı yazıyor. Kasım ayında tezgâhlar taze nar, incir ve yeni sıkılmış yağlarla dolup taşıyor. Şehre dönmeden önce alınan birkaç şişe zeytinyağı, kışın sofralarda Gödence’nin kokusunu taşıyor.
Ulaşım ve Yakın Rotalar
Gödence’ye ulaşmak oldukça kolay. İZBAN’la Cumaovası’na gelip oradan Seferihisar otobüslerine binildiğinde yaklaşık 40 dakikada ilçeye varılıyor. Seferihisar’dan her gün sabah ve öğleden sonra hareket eden minibüsler, yarım saatlik kıvrımlı bir yolculuğun ardından köye ulaşıyor. İzmir merkezden toplam yolculuk süresi yaklaşık 1 saat 45 dakika.
Dönüşte Sığacık Kaleiçi’ne uğrayabilir, Teos Antik Kenti’ni gezebilir ya da Zeytinyağı Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Her pazar kurulan Seferihisar Pazarı da organik ürünleriyle görülmeye değer.
Sonbaharın Kalbinde Bir Mola
Foça kalabalık, Çeşme pahalı; ama Gödence’de sonbahar sessiz ve gerçek. Burada zaman yavaşlıyor, doğa nefes alıyor. Rüzgârın, yaprakların ve zeytin dallarının sesi, Ege’nin en saf melodisine dönüşüyor. Bir tren, bir otobüs ve biraz sabır… Sonra karşınızda doğanın kucağında, zamanın unuttuğu taş bir köy: Gödence.
Serpil ADAK