Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT World Forum’da yaptığı konuşmada, “Küresel medya kartelleri, Gazze’deki vahşeti gözlerden kaçırmaya, Hamas bahanesiyle gazeteci katliamını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Basın özgürlüğü ve medya ahlakının ötesinde insan onurunu yerle yeksan eden bu vicdansızlığı, biz reddediyoruz. Bugün Gazze’deki gazeteci ölümlerine ses çıkarmayanların, yarın başka bir konuda söz söyleme hakları olamaz” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, bu yıl yedincisi düzenlenen foruma katılmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Türkiye’nin kamu yayıncısı olan TRT’nin düzenlediği forumun farklı coğrafyalardan alanında yetkin isimleri buluşturan platform olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aralık ayında düzenlenen forum aynı zamanda geride bırakılan senenin muhasebesini yapmak için de önemli bir imkân sunuyor. Forum oturumlarında birbirinden seçkin isimlerle gerçekleştirilecek toplantıların 2023 yılının kapsamlı, adil ve objektif bir değerlendirilmesinin yapılmasına vesile olacağına inanıyorum. Kıymetli fikirleriyle forumun içeriğini zenginleştiren tüm misafirlerimize şimdiden teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de devam eden katliam başta olmak üzere küresel ölçekte son derece sancılı bir dönemden geçildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Rusya-Ukrayna arasındaki savaş gündemde geri plana düşmüş olsa da hâlen tüm yakıcılığıyla devam ediyor. Savaşın ilk aylarında ülkemizin çabalarıyla ortaya konan barış planının değeri gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. O dönem, ateşi büyümeden söndürmek yerine körükleyenlerin, bölgemizle birlikte tüm dünyaya nasıl büyük bir kötülük yaptıkları artık net bir şekilde görülüyor. Küresel barışı ve güvenliği sağlamakla mükellef uluslararası kuruluşların sorun çözme kabiliyetlerinin olmadığını bugün daha iyi anlıyoruz.”
“GÜDÜMLÜ BASIN, DEMOKRASİ İÇİN AÇIK BİR TEHDİT OLUŞTURUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adil bir barışın kaybedeninin olmayacağı gerçeğinin tartışmasız şekilde karşılarında durduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Temennimiz, bizim âdeta kendimizi paralayarak ısrarla dile getirdiğimiz bu hakikatin tüm taraflarca bir an önce idrak edilmesidir. Türkiye, daha fazla kan akmaması, daha fazla yıkım yaşanmaması, daha fazla gözyaşı dökülmemesi için elini taşın altına koymaya hazırdır. Gerçekten de barışa, özellikle adil bir barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günler yaşıyoruz. Kalıcı barışı tesiste kaybedilen her günün, her anın bedelini ateşe benzin döken Batılılar değil maalesef masumlar ödemektedir. Buna artık bir dur demenin zamanı çoktan gelmiştir. Komşularımızı içine düştükleri bu kaybet kaybet denkleminden çıkarmayı komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Sizlerin de gayretleriyle bölgemiz bir süredir hasret kaldığı barış ve istikrar iklimine inşallah yeniden kavuşacaktır.”
Basının, bilhassa da kalemini ve ekranını küresel güçlere kiralamayan özgür basının, demokrasiler için yeri doldurulamaz bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İyi işleyen ve sağlıklı bir demokrasi için yasama, yürütme, yargı erklerine ilaveten dördüncü kuvvet olarak basının sayılması boşuna değildir. Güdümlü basın ise halkın haber alma hakkı yanında demokrasi içinde açık bir tehdit oluşturur. Ülke olarak 70 yılı aşan çok partili demokrasi mücadelemizde bu hakikati tüm boyutlarıyla pek çok kez tecrübe ettik” diye konuştu.
“YILDIRMA GİRİŞİMLERİ KARŞISINDA ASLA GERİ ADIM ATMADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dönem demokrasiye sahip çıkmak yerine vesayetçilerin yanında hizalanan, darbeye alkış tutan, millî iradeye müdahale çağrısında bulunan bir medya yapısıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
Manşetlerini vesayetçilerin attığı güdümlü medya düzeninin, bilhassa 2002 öncesinde Türkiye’nin acı bir gerçeği olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bu zor dönemlerde her türlü tehdide rağmen millî iradenin yanında duran cesur basın yayın kuruluşları ve medya mensupları da vardır. Sayıları kısıtlı olmakla birlikte halka karşı sorumluluğunu yerine getiren bu gazeteciler, isimlerini demokrasi tarihimize altın harflerle yazdırmışlardır” diye konuştu.
Kendilerinin de bu cesur kalemleri daima şükranla yâd ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk demokrasisi ne zaman riske girse hemen vesayetçilerin tetikçiliğine soyunan postallı medya mensuplarını da asla unutmayacağız” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalemini, köşesini, ekranını güç odaklarının emrine verenlerin saldırılarına, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden itibaren kendilerinin de defalarca maruz kaldığını anımsatarak, “‘Muhtar bile olamaz’ manşetinden ‘411 el kaosa kalktı’ provokasyonuna kadar, nice medya operasyonunun hedefi hâline getirildik. Ama bunların hiçbirine boyun eğmedik. Yıldırma girişimleri karşısında asla geri adım atmadık. Her zaman söylediğim gibi bugünlere manşetlerle çarpışa çarpışa geldik” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE, 21 YIL ÖNCESİNE NAZARAN ÇOK DAHA İLERİ BİR NOKTADADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerektiğinde ağır bedeller ödemeyi göze alarak Türkiye’de tüm kurum ve kurallarıyla hakiki demokrasiyi tesis ettiklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Objektif kriterlere göre değerlendirme yapıldığında herkesin kabul ettiği gerçek şudur: Türkiye, ekonomisiyle, demokrasisiyle, basınıyla gerçekleştirdiği sessiz devrimleriyle 21 yıl öncesine nazaran çok daha ileri bir noktadadır” değerlendirmesini yaptı.
Bugün medyanın, 2002’den daha zengin, daha çeşitli, toplumun farklı kesimlerinin daha fazla temsil edildiği çoğulcu bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teröre bulaşmadığı, şiddeti övmediği ve başkasına hakaret etmediği müddetçe isteyen, istediğini yazabilmektedir. Muhalif veya muvafık fark etmeksizin medya mensuplarımızın fikirlerini serbestçe ifade etmelerinde hiçbir mani bulunmuyor” diye konuştu.
“İSRAİL SALDIRILARINDA HAYATINI KAYBEDEN GAZETECİ SAYISI 70’TEN FAZLADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eksiklerin de olduğunu, dünyadaki her ülkede olduğu gibi Türkiye’nin de çözmesi gereken meselelerinin bulunduğunu belirterek şöyle devam etti: “Gazze’de 70’i aşkın medya mensubu öldü. Nerede dünya, dünyanın o meşhur basın yayın organları nerede? Niye sesleri çıkmıyor? Niçin öldürülen bu basın mensuplarına yönelik manşetlerini atmıyorlar? Amerika’nın o meşhur gazeteleri nerede? İngiltere’nin o meşhur gazeteleri, dergileri nerede? Fransa’nın o meşhur gazeteleri nerede? Almanya’nın o meşhur gazeteleri nerede? Hiçbirinin sesi çıkmıyor. İnşallah önümüzdeki dönemde atacağımız adımlarla bu zorlukların hep birlikte üstesinden geleceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de 7 Ekim’den bu yana devam eden katliamların kendilerine sadece özgür değil aynı zamanda adaleti ve vicdanlı basının da önemini hatırlattığına işaret ederek şöyle konuştu: “Çoğu kadın ve çocuk 18 bine yakın masumun katledilmesinin kağıt kesiği kadar yer bulamadığı bir medya karartmasıyla karşı karşıyayız. İsrail Gazze’de sadece kadın ve çocukları değil çok zor şartlar altında görevini yapmaya çalışan basın mensuplarını öldürmüş ve öldürmeye devam ediyor. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazeteci sayısı 70’ten fazladır. Daha vahimi, uluslararası basın kuruluşlarının bu tabloyu kabullenmesidir. Düşünebiliyor musunuz? Her gün bir gazeteci katlediliyor. Ancak yıllardır bize basın özgürlüğünden dem vuran kurumların hiçbirinin gıkı dahi çıkmıyor. Küresel medya kartelleri, Gazze’deki vahşeti gözlerden kaçırmaya, Hamas bahanesiyle gazeteci katliamını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Basın özgürlüğü ve medya ahlakının ötesinde insan onurunu yerle yeksan eden bu vicdansızlığı biz reddediyoruz.”
Bugün Gazze’deki gazeteci ölümlerine ses çıkarmayanların, yarın başka bir konuda söz söyleme haklarının olamayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Asıl olan bugün konuşmak. Bugün yazmak. Gerçekleri bugün anlatmaktır. Asıl olan mazlum ve mağdurların feryatlarını bugün duyurabilmektir. Türk basın yayın organları işte bunu yapmanın, işte bunu başarabilmenin gayretindedir. Her türlü riski göze alarak Gazze’den dünyaya hayati bir iletişim koridoru açan TRT’mizi, Anadolu Ajansımızı ve diğer basın kuruluşlarımızı canıgönülden tebrik ediyorum. İsrail’in yalanlarla örülü propaganda makinesine karşı yürütülen dezenformasyonla mücadele çalışmalarını takdirle karşılıyorum.”
“GAZZELİLERİN DİRENİŞ AZMİNİ KIRAMAYAN İSRAİL, MEDYADAKİ PROPAGANDA SAVAŞINI DA KAYBETMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısında hayatını kaybeden AA kameramanı Muntasır es-Savvaf’ı hatırlatarak, şunları kaydetti: “Şu anda bizim Anadolu Ajansından şehidimiz var. İşte şurada görüldüğü gibi (tahrip edilen kamerayı göstererek) yaralı, gazi kameramız var. Nerede? Gazze’de. Merkezimizin çalışmalarıyla 130’un üzerinde İsrail yalanını ifşa etmesi bu çabaların ne kadar kıymetli olduğunu göstermiştir. İsrail güçleri basın mensuplarımızın hakikate ayarlı kameralarını kırmış olsa da hakikatlerin ortaya çıkmasına engel olamamıştır. Bir kameramız gider, bin kameramız gelir. Bütün mesele Gazze’nin yalanlarını, iftiralarını aydınlığa çıkarmak ve tüm insanlığa başta Türkiye olmak üzere bunları duyurmaktır. Tüm barbarlığına rağmen Gazzelilerin direniş azmini kıramayan İsrail, medyadaki propaganda savaşını da kaybetmektedir. Olağanüstü bir gayret ve fedakârlık sergileyerek Gazze’deki insani dramı dünyaya duyuran medya mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazetecileri rahmetle yâd ediyorum.”
“BÖYLE AHLAKSIZ BİR SENARYOYU MEŞRULAŞTIRMAK İÇİN MEDYANIN HOYRATÇA KULLANILMASINI KABUL ETMİYORUZ”
Katılımcılarla bir tespitlerini paylaşmak istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vicdanları kanatan bu sessizliğin gerisinde ne var biliyor musunuz? Suçluluk duygusu var. İsrail’in başı Netanyahu olmak üzere, ona destek verenler de dâhil, bunlar suçludur, bunlar terörün yardakçısı olarak teröristtir ve bunlar Lahey Adalet Divanı’nda kesinlikle yargılanacaklardır. Biz bu işin takipçisiyiz. Milosevic nasıl yargılandıysa, nasıl mahkûm olduysa inanıyorum ki Netanyahu ve onun yardakçıları da aynı şekilde yargılanacaktır ve sonunda mahkûm olacaklardır” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi Batılı ülkelerin, İsrail’in işlediği suçları çok iyi bilmelerine rağmen bir mahcubiyet duygusuyla hareket ettiklerine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Holokost mağduriyetini bir mazeret olarak kullanan mevcut İsrail yönetimi, maalesef dünyayı bununla susturmaya çalışıyor. Bizim her fırsatta insanlık dışı bulduğumuzu söylediğimiz antisemitizm, siyasi çıkar hesabıyla Netanyahu ve ortakları tarafından körüklenmektedir. Oysa ne Holokost dramı ne antisemitizm ithamı, İsrail’in işlediği suçlara sessiz kalmanın bahanesi olabilir. Gazze’nin, genel olarak Filistin halkının geleceği, borçluluk psikolojisi içine girenlerin İsrail’e verebileceği bir tazminat değildir. Böyle kirli, kanlı ve ahlaksız bir senaryoyu meşrulaştırmak için medyanın hoyratça kullanılmasını kesinlikle kabul etmiyoruz.”
“HAKKI VE HAKİKATİ HAYKIRMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradan, pervasızca işlenen insanlık suçlarına ortak edilmeye çalışılan medya kuruluşlarına seslendiğini belirterek, şöyle konuştu: “Akılla, izanla, vicdanla, mantıkla, basın ahlakıyla hiçbir bağı olmayan bu aklama çabasından, kandan beslenen bu retorikten, bu zalim iddiadan, bu ahlaksız dayatmadan kurtulun. Hristiyan, Müslüman, Yahudi fark etmez, hep birlikte kimsenin kendini dışında tutamayacağı bir sorumluluk altındayız. Dünyanın neresinde olursa olsun, medya mensupları başta olmak üzere tüm vicdanlı insanlar cesur olmak, dik durmak, hakkı ve hakikati açık yüreklilikle konuşmak zorundadır. Bu katliam bugün Gazze’de yaşanıyor olabilir, şayet bu akıl ve vicdan dışı mezalimin önüne geçemezsek artık dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse kendini güvende hissedemez. Çünkü bir kere pandoranın kutusu açıldı. Zulmün çirkin ve vahşi yüzü her an her yerde karşımıza çıkabilir. Gazze’yle ilgili çarpık bakış açısının asıl tehlikesi, dünyanın geleceği ile ilgili umutları işte böyle bir gayya kuyusuna atmasıdır. Hiç kimsenin, insanlığı böyle bir çıkmaza sürüklemeye hakkı yoktur.”
Amerika ve Avrupa ülkelerindeki yönetimlerin, Filistin halkının ve bilhassa Gazze’deki mazlumların ahına kulak tıkayarak aslında en büyük kötülüğü kendilerine yaptıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Batı, üzerine titrediği güvenlik ve refah düzenini kökten sarsacak bir sınamadan geçtiğinin hâlâ farkında değil. Türkiye olarak biz yaklaşan tehlikeyi görüyoruz ve ‘Dost acı söyler’ prensibince açık açık ifade ediyoruz. Birileri rahatsız olsa da hakkı ve hakikati haykırmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ama bu anlayışla hem ikaz görevimizi hem de mazlumların yanında yer alma vazifemizi yerine getirmenin gayreti içindeyiz” değerlendirmesinde bulundu.
Gazze için yürüttükleri yoğun diplomasi trafiğini de insani yardımları da sürdüreceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde bu gayretlerinin bir parçası olarak gördükleri Filistin’in ve Gazze’nin vicdani sesi olan iletişim koridorunu devam ettireceklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış programında birlikte oldukları TRT World Forum’u, “Daha adil bir dünya” hayallerinin hayata geçmesine katkı yapacak bir etkinlik olarak gördüğünü söyledi.
“YAŞADIĞIMIZ HER HADİSE, ‘DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR’ İTİRAZIMIZIN NE KADAR İSABETLİ OLDUĞUNA İŞARET EDİYOR”
Dünyaya söyleyecek sözü olan herkesi, bu tür imkânları kullanarak insanlığın ortak geleceği için inisiyatif almaya davet ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşleri paylaştı: “Yaşadığımız her hadise, yıllardır dile getirdiğimiz ‘Dünya beşten büyüktür’ itirazımızın ne kadar isabetli olduğuna işaret ediyor. En önemli küresel iş birliği ve güvenlik mekanizması olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, Gazze meselesinde sergilediği acziyet, eminim bizim gibi sizlerin de yüreğini sızlatmıştır. Genel Sekreter Sayın Guterres’in, insanlığın ortak vicdanına tercüman olan çabaları da maalesef konsey üyeleri tarafından sabote edilmektedir. Sayın Guterres’in, Birleşmiş Milletler şartının 99’uncu maddesi kapsamında gönderdiği mektubu takdirle karşılıyor, bu hamlesi dolayısıyla kendisini tebrik ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut mekanizmaların dünyanın ve insanlığın ihtiyacı olan çözümleri üretememesinin bedelini masumların ödemesine daha fazla seyirci kalamayız. Hemen harekete geçmemiz şarttır. Aksi takdirde dünyayı yaşanmaz hâle getirecek bir kaosun pençesine düşmemiz kaçınılmazdır” sözlerini sarf etti.
TRT’yi, böylesine hayati bir meseleyi gündeme taşıdığı için kutlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası ölçekte güvenilir bir haber kaynağı hâline gelen TRT’nin, “kısık sesleri duyurma” ve “olayları çok boyutlu aktarma” görevini hakkıyla ifa ettiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin millî yayın kuruluşu TRT’nin, 19 televizyon ve 17 radyo kanalı, 41 yabancı dil ve lehçede yayın yapan Türkiye’nin sesi radyolarıyla geleneksel yayıncılıkta çok önemli bir tecrübeye sahip olduğunu belirterek, şimdi bu geniş birikimin dijital yayıncılık alanına da aktarıldığını anlattı.
Geçen mayıs ayında Türkiye’nin uluslararası dijital platformu “Tabii”yi hayata geçiren TRT’nin, uzun geçmişe sahip yayıncılık yolculuğuna yeni bir halka daha eklediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu platformun, sapkın akımların ve örtük gayelerin hüküm sürdüğü mecralardan rahatsız olan herkese güçlü bir alternatif sunacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT World ve TRT Arabi uluslararası haber kanallarının yanı sıra TRT Almanca, TRT Rusça, TRT Fransızca, TRT Balkan ve TRT Afrika dijital haber platformlarının da başarıyla faaliyetlerini yürüttüğünü dile getirdi.
Gelecek sene sekizincisi yapılacak TRT World Forum’un da bu kurumun önemli markalarından biri hâline dönüştüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte emeği geçenleri tebrik ederek, forumun hayırlara vesile olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt içinden ve dünyanın dört bir yanından gelip elini taşın altına koyma iradesini gösteren forum katılımcılarına teşekkür ederek sözlerini sonlandırdı.
MUSTAFA BAKIR