Nöbetçi Eczaneler
“Ya Çok Seversen” dizisinin ilk bölümü izleyiciler tarafından büyük beğeni topladı. Erol, seyircinin beğenisinin kendileri için önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu ifade ediyor. İyi bir organizasyon, başarılı yönetmenler, yetenekli oyuncular ve profesyonel bir kamera arkası ekibiyle çalıştıklarını vurgulayan Erol, seyircinin beğenisinin doğru ekip seçimlerinin bir göstergesi olduğunu düşündüğünü belirtiyor. Devamında da seyircinin yeni bölümleri daha çok beğenmesini ve projenin başarılı bir şekilde devam etmesini umduklarını dile getiriyor.
İlter karakterinin senaryoyu okuduğunda ilgisini çektiğini ve projeye dahil olma sebebini anlatan Erol, İlter karakterini canlandırmanın heyecan verici olduğunu söylüyor. İlter’in dizinin ana mekânının kâhyası olduğunu ve bu rol için daha önce fırsatı olmadığını belirten Erol, bu deneyimi yaşamaktan memnun olduğunu ifade ediyor.
İlter karakteri hakkında konuşurken, Erol onun evin bütün tarihine hakim, kıdemli bir figür olduğunu ve sorumluluklarının ve yetkilerinin dışarıdan göründüğünden daha fazla olduğunu dile getiriyor. İlter’i bir “baba” figürüne benzeten Erol, karakterin aslında daha çok bir “abilik” ve “kardeşlik” olduğunu düşündüğünü belirtiyor. İlter’in Ateş karakterinin çocukluk anılarındaki acıları ve ailenin rolünü yakından bildiğini vurgulayan Erol, İlter’in Ateş’i koruma ve kollama arzusuyla hareket ettiğini ifade ediyor.
Uzun yıllardır tiyatro sahnesinde yer alan Erol, kamera önü oyunculuğu ile tiyatro oyunculuğu arasındaki zorlukları değerlendirirken, her ikisinin de kendine özgü zorlukları ve keyifli yönleri olduğunu söylüyor. Tiyatronun canlı performansı içermesi ve sinemanın kayıt sırasında en iyisini yapma imkanı sunmasıyla farklılık gösterdiğini ifade eden Erol, her iki alanda da oyunculuğun heyecan verici olduğunu belirtiyor.
Set dışında neler yaptığı ve şu anda hayatında nasıl bir dönemde olduğu sorulduğunda, Erol, kitap okumaya zaman ayırmaya çalıştığını ancak günümüzde birçok şeyin dikkatimizi dağıttığını ve eskiden daha rahat yapabildiği etkinlikleri gerçekleştirmenin zorlaştığını söylüyor. Odaklanmak ve kendisini mutlu eden şeylere yeniden odaklanmak için kendisini disipline etmeye çalıştığını belirten Erol, şu anda huzursuz ve tedirgin bir dönemde olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, sahici dostlukların en değerli kazanımlardan biri olduğunu düşündüğünü belirtiyor.
Oyunculuk mesleğini seçmek isteyen gençlere tavsiyelerde bulunan Erol, meraklı olmalarını ve hayata dönük ilginin oyunculuğu beslediğine inandığını söylüyor. Oyunculuğun gözlem yeteneğini gerektirdiğini ve ilgi duydukları şeylere doğal olarak ilgi göstermeyi becermelerinin önemli olduğunu vurgulayan Erol, ayrıca disiplinli bir şekilde çalışmanın da sıra dışı olmanın yolunu açabileceğini ifade ediyor. Yeteneğin önemli olduğunu belirten Erol, ancak üzerinde çalışılmamış bir yeteneğin etkileyicilik açısından sınırlı olabileceğini söylüyor.