BU BİTKİ ÇÖLYAK HASTALARININ DERDİNE DEVA OLACAK

Kökeni Hindistan ve Güney Amerika olan amarant bitkisinin Balıkesirli emekli sağlık çalışanı Zerrin Canik tarafından Balya’nın kırsal Ilıca Mahallesi’nde ekimi yapılıyor. Geçtiğimiz yıl ilk olarak deneme ve tohum elde etmek amacıyla amarant bitkisini eken Canik, bu yıl da 30 dekarlık alanda bitkinin ekimini gerçekleştirdi. Aztek ve Maya uygarlıklarında şifa kaynağı olarak kullanıldığı bilinen ve “ölümsüzlük […]

BU BİTKİ ÇÖLYAK HASTALARININ DERDİNE DEVA OLACAK

Kökeni Hindistan ve Güney Amerika olan amarant bitkisinin Balıkesirli emekli sağlık çalışanı Zerrin Canik tarafından Balya’nın kırsal Ilıca Mahallesi’nde ekimi yapılıyor. Geçtiğimiz yıl ilk olarak deneme ve tohum elde etmek amacıyla amarant bitkisini eken Canik, bu yıl da 30 dekarlık alanda bitkinin ekimini gerçekleştirdi. Aztek ve Maya uygarlıklarında şifa kaynağı olarak kullanıldığı bilinen ve “ölümsüzlük bitkisi” olarak nitelendirilen amarant bitkisi hayvanlara yem olarak kullanılmasının yanında un ve çayı ile de çölyak hastalarının kullanımına sunuluyor. Vücutta insülin oranını dengelediği de bilinen amarant bitkisinin susuz ortamda yetişmesiyle kuraklık döneminde hayvancılığa katkı sunması hedefleniyor.

“Alternatif yem bitkisi”

Zerrin Canik, amarant bitkisinin susuz üretilmesiyle kuraklık dönemlerinde hayvancılığa büyük katkısının olacağını ifade etti. Canik, bölgede hayvanlara silajlık olarak yetiştirilen mısır yerine susuz alanda da yetiştirilebilen amarant bitkisinin alternatif olacağını belirterek, ”Yöremizde hayvanların bakımı için silajlık mısır ekimi çok fazla olduğundan alternatif yem bitkilerinden amarant bitkisini ekmeyi planladım ve denedim. Geçen yıl tohum için çalıştık, bu yıl da tarlalarımıza 30 dekar civarında amarant tohumlarımızı serptik. Şu anda amarant tohumlarımız bir ayda büyüdüler ve yaklaşık 45 gün sonra biçme aşamasına geçeceğiz. Ağustosun 15’inde amarant bitkisini biçmeye başlayacağız” diye konuştu.

“Çölyak hastaları için gıda olabiliyor”

Amarant bitkisinin kullanım alanları hakkında da Canik, “Amarant bitkisi sadece hayvanlara silajlık olarak değil çölyak hastalarının glütensiz beslenmesinde faydalı olduğu, antioksidan özelliği olduğu, sakarin maddesinin bulunduğu, kanser önleyici özelliğinin bulunduğundan dolayı ekimini planladık. Denediğimizde de ürünlerimizin yetiştiğini gördük. Bu sene 30 dekardaki amarant tohumlarını ilimizle, köylülerimizle, Türkiye’mizle paylaşmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Yetiştirirken masrafı hiç yok”

Şu anda Türkiye’de kayıtlı olarak amarant bitkisini tek üreten kişi olduğunu söyleyen Canik, bitkinin üretim aşaması hakkında bilgiler verdi. Canik, “Şu anda Balıkesir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından amarant tohumlarını kayıtlı çiftçi olarak eken bir tek ben bulunmaktayım. Önümüzdeki yılların kurak geçeceğini hepimiz biliyoruz dünya ve Türkiye şartlarında. Sulu olarak yetişen yem bitkilerine alternatif olarak amarant yetiştiriyoruz. Amarant ekildiğinde gübre, çapa ve en önemlisi su istemiyor. Hiçbir masrafı yok. Sadece tohumu toprağa serpiyorsunuz, o şekilde yetişiyor. Yapılan işlem sadece bu kadar. Ondan sonra kendi kendine yetişerek 60’ncı günde çiçekleri açmaya başlıyor, 30 gün içinde olgunluğa erişiyor ve 90 ila 100 gün arasında da biçimi yapılıyor. Amarant bitkisini gıda olarak tüketebiliyorsunuz. Yapraklarından salata ve yemek şeklinde tüketilebilirken, çayı içim olarak muhteşem oluyor. Şeker hastalığına faydalı olduğunu tez çalışmalarında gözlemledik. Biz memnunuz, umarım tüm Türkiye bu bitkiyi eker” dedi. 

“Tüketimi artırılabilir”

Amarant bitkisiyle ilgili gelecekteki planlarını da anlatan Zerrin Canik, “Şu anda deneme aşamasında olduğumuz için mahsulü ilk etapta biz üniversitelerle paylaştık. Birkaç üniversitemizle elde ettiğimiz tohumları paylaştık. Taze tohum Türkiye’de pek yok, dışarıdan ithal ediliyor. Amarant bitkisi Hindistan ve Güney Amerika kökenli bir bitkidir. Bunu Türkiye’de yetiştirip ileriye dönük çalışmalarda kullanılmasını sağlamak istiyoruz. Amarant bitkisinin yağı çıkarılıyor, silajı, unu, çayı yapılıyor. Ayrıca kozmetik sektöründe, makyaj malzemelerinde de kullanılıyor. Bu bitki çok bereketli, etinden, sütünden her şeyinden yararlanıyorsunuz. Hayvanlarda özellikle et süt oranını artırdığı, protein değerinin yüksek olduğunu biliyoruz. Bu bitkinin daha fazla yararları da üniversitelerin araştırmalarıyla daha da genişleyecektir diye düşünüyorum. Amacımız ilk etapta para değildi ama izlemlediğimizde biz sadece susuzluğa önem verdiğimizi belirtmiştik. Şu anda gördüğümüz kadarıyla da Türkiye’de yaygınlaşarak tüketilmesi sağlanabilir. Biz bu ürünü çölyak hastalarının kullanımına yönelik un yapımında, ekmek, börek yapımında kullanmayı planlıyoruz” dedi. İHA

Exit mobile version