Karabal Tepe’de Bir Hayat, Bir Direniş
Film, Irak sınırına yakın bir ilçede, 2365 metre yükseklikteki Karabal Tepe’deki röle istasyonunu korumakla görevli 40 askerin hikâyesini gözler önüne seriyor. Soğuk suya girmek, dağlara tırmanmak, kavurucu güneşin altında nöbet tutmak… Bunlar onların günlük rutiniydi. Sırtlarında evleri, ellerinde silahları, kalplerinde sevdikleriyle; tanımadıkları bir sınırda görev başındaydılar. Emir almadıkları bir hayattan, emirlerle şekillenen bir hayata geçtiler. Bu geçişin duygusal yükünü, film izleyiciye en çıplak haliyle hissettiriyor.
Gerçek Mekânda, Gerçek Hissiyatla Çekildi
Hakan Evrensel’in Güneydoğu’dan Öyküler adlı kitabından sinemaya uyarlanan film için, Antalya’daki Tahtalı Dağı’na gerçek bir karakol inşa edildi. Oyuncular ise Türkiye’nin farklı konservatuvarlarından özenle seçildi. Bu seçim, karakterlerin samimiyetini ve sahnelerin inandırıcılığını bir üst seviyeye taşıdı.
Telefon Kuyruğunda Analar, Aşklar ve Sessizlik
Filmin en çarpıcı sahnelerinden biri, askerlerin telsiz üzerinden aileleriyle konuşabilmek için sıraya girdiği anlardı. Her biri, belirsizliğin içinde bir ses, bir nefes arıyordu. Günlerce, haftalarca, aylarca Karabal Tepe’de neyin geleceğini bilmeden beklediler. İzleyici, bu bekleyişin sessizliğini, ekranın öbür ucundan hissedebiliyor.
Türk Sinemasında Savaş Temasına İlk Gerçekçi Dokunuş
Nefes, yalnızca bir savaş filmi değil; bir psikolojik kırılma, bir direniş ve bir “birey” hikâyesi. Türkiye’de daha önce pek işlenmeyen bu alanda, ideolojik söylemlerden uzak durarak insanı merkezine alan yapısıyla öne çıkıyor. Askerliği yaşamış ya da sevdiklerini askere uğurlamış herkesin içinde bir şeyler titreten bu film, gerçekliğin çarpıcı bir temsili.
HABER MERKEZİ