BİR BEŞ ALTI

Birçok duygu ve düşünceyi bir başkasıyla paylaşabilmek için ortak bazı paydaların olması zorunlu olduğu gibi; öğretilerin, yol ve tarikatların, gurup ve cemaatlerin, semavi olsun ya da olmasın tüm dinlerin benimsendikten sonra bazı koşullarının kabul edilmesi ve yaşam boyu uygulamada esas alınması gereklidir. Mensubu olduğunuz dinin emirlerini yerine getirmez, yasakladıklarından da kaçınmazsanız, en azından bildiklerinizi yaşam […]

MUHARREM OZDEMIR - Marmara Bölge: Balıkesir Son Dakika Haberleri ile Hava Durumu

Birçok duygu ve düşünceyi bir başkasıyla paylaşabilmek için ortak bazı paydaların olması zorunlu olduğu gibi; öğretilerin, yol ve tarikatların, gurup ve cemaatlerin, semavi olsun ya da olmasın tüm dinlerin benimsendikten sonra bazı koşullarının kabul edilmesi ve yaşam boyu uygulamada esas alınması gereklidir. Mensubu olduğunuz dinin emirlerini yerine getirmez, yasakladıklarından da kaçınmazsanız, en azından bildiklerinizi yaşam biçimi haline getirmezseniz o dine ve dini düşünce sahiplerine zarar vermiş olursunuz. İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanır, sağlıklı ve olumlu bir vicdan muhasebesi de yapamazsınız.

Devr-i Osmanî’de bir Bektaşi hazretleri cemaatine hitap ederken İslam’ın şartlarının 5 değil, 1 olduğunu, üzerine basa basa ifade edip neden böyle düşündüğünü de örnekleyerek dili döndüğünce açıklamaya çalışır. Dinleyenler arasında konunun başını önemseyip kendi duygu, düşünce ve inançlarıyla örtüşmediğinin farkına varan bazıları durumdan zamanın Şeyhülislam’ını haberdar ederler ve şikâyette bulunurlar. Kamuyu ilgilendiren bu haber ve bilgi üzerine konu araştırılır, incelenir, anlatımın yanlış olduğu sonucuna varılarak Bektaşi hazretlerinin ifadesinin alınmasına ihtiyaç duyulur. Derken sözün sahibi makama çağırılır ve bu tarz ifade ile anlatımının yanlış olduğu dini bilgi ve bulgularla Bektaşi hazretlerine hatırlatılır. Bizim Bektaşi hazretleri ise ifade ve anlatımının arkasında durur ve ısrar eder. Neden sonra falaka cezasına maruz kalır, cezalandırma sürecinde bile söylem ve ısrarından ödün vermez. Konuyla ilgili yaşanan gelişmelerden bilgilendirilen Şeyhülislam, falaka cezası uygulamasına son verdirip, Bektaşi hazretlerini yanına çağır, izzet ikramda bulunur ve ısrarının nedenini kendisine anlatmasını ister. Söze başlayan Bektaşi hazretleri:

“-Şeyhülislamım, İslam’ın şartı gerçekte ve aslında da 5’tir. Ancak, zenginler mallarındaki fakirlerin hakkı olan zekât ile sermayelerinden harcayıp bedenleriyle yapmaları gereken meşakkatli ibadet olan hac vazifesini yerine getirmeyerek kaldırdılar. Allah doğruyu sevmiş namaz kılmak ve oruç tutmak da bana zor geldiği için ben de namaz ve orucu kaldırdım. Çok şükür hepimiz Müslüman’ız ve hepimiz de Kelime-i Şahadet’i getiriyoruz. 1. şartı hepimiz yerine getirdiğimiz halde diğerlerini yerine getirmesi gerekenler getirmediği için Müslümanların çoğunluğu olarak maalesef Şart-ı İslam’ı tek şarta düşürmüş olduk. Çok acı bir durumdayız”. Diye cevap verir.

Çoğumuzun bildiği bu fıkrayı yıllar önce duymuştum ve ben de birçok kez pek çok yerde anlatır oldum. Dinimizin beş şartıyla ilgili sorunumuz yok, ama anlatılmak istenilen espri bu günkü Müslümanların pek çoğunun yaşamının aynısı. Bizler dinimizin kolayımıza gelen, maddi ve bedensel güç gerektirmeyen hususlarını pekâlâ yerine getirip, diğer kısımlarını kasıtsız olarak farkında olmadan görmezlikten gelebiliyoruz.

Zaman zaman yukarıdaki fıkra üzerinde düşünenlerden bazı kişilerin şartların 6 olabileceğini, altıncısının da “Her bireyin haddini, hududunu bilmesidir” şeklinde söylendiğine de tanık oldum. Bu düşünceye de olumlu yaklaştım. Çünkü toplumsal yaşamda kim, ne, neci, nerede, nasıl olursa olsun haddini, hududunu, seviyesini, birikimini, bilgisini, ölçüsünü bilmesi, bulunduğu ortamı tanıması ve göz önünde bulundurması, bildiğini ifade etmesi, bilgisi dışındaysa insanları yanıltmaması ve yanlış yönlendirmemesi, karşısındakileri önce insan olarak kabul etmesi, sallabaşını al maaşını duygu, düşünce ve davranış boyutundan sıyrılmış olmamız zorunludur diye düşünüyorum.

Exit mobile version