Beton Hayatlarımız ve Yeşilin Kaybı

Bir zamanlar, hayatlarımız doğayla iç içe geçen köy evlerinde, yeşil bahçelerde, bağ-bahçelerle çevrili evlerde geçerdi. Günün ilk ışıklarına uyanır, güneşe bakan pencerelerden sızan ışıkla güne başlardık. Sabah kokunun üzerimize çöktüğü, taze yemişlerin dallardan toplandığı, kuş cıvıltılarıyla uyandığımız zamanlar gibilerini ancak hatırlayabiliyoruz şimdi. Ama ne yazık ki, şehirlere akın etmemizle birlikte, yaşam tarzımız da büyük bir […]

SERKAN TATOGLU - Marmara Bölge: Balıkesir Son Dakika Haberleri ile Hava Durumu

Bir zamanlar, hayatlarımız doğayla iç içe geçen köy evlerinde, yeşil bahçelerde, bağ-bahçelerle çevrili evlerde geçerdi. Günün ilk ışıklarına uyanır, güneşe bakan pencerelerden sızan ışıkla güne başlardık. Sabah kokunun üzerimize çöktüğü, taze yemişlerin dallardan toplandığı, kuş cıvıltılarıyla uyandığımız zamanlar gibilerini ancak hatırlayabiliyoruz şimdi.

Ama ne yazık ki, şehirlere akın etmemizle birlikte, yaşam tarzımız da büyük bir değişime uğradı. Birer birer, o sıcak, doğayla iç içe geçen evlerimiz yerini betondan dikilmiş, penceresi hortumlara açılan yapılara bıraktı. Geniş bahçeler, bağ-bahçeler yerini asfalt yollara, kaldırımlara ve otoparlara bıraktı.

Şimdi hayatlarımız, neşeli kuş cıvıltılarının yerini alan trafik gürültüsü, egzoz dumanları ve diğer kirlilik unsurlarıyla çevrelenmiş durumda. Sabahları güneşin sıcaklığını ve doğanın tazeliğini hissetmek yerine, beton duvarların soğuk ve kasvetli gölgesinde uyanıyoruz. Bahçelerimizde yetiştirdiğimiz sebze ve meyvelerin yerini, marketlerden alınan paketlenmiş ürünler aldı.

Tabi ki, şehir hayatının da birçok avantajı var. Daha iyi eğitim, iş, sağlık hizmetleri gibi fırsatlar sunan şehirler, kimi zaman insanları kendine çekiyor. Ancak bütün bunların getirdiği bedel de oldukça yüksek. Doğadan uzaklaşmak, yeşilliklerden mahrum kalmak, betonla kuşatılmak ruhsal ve fiziksel sağlığımız üzerinde ciddi etkilere yol açıyor.

Araştırmalar, kent yaşamının insanlar üzerinde önemli olumsuz etkileri olduğunu gösteriyor. Stres, depresyon, anksiyete gibi ruhsal sağlık sorunları kentlerde kırsal alanlara kıyasla daha yaygın. Ayrıca hareketsiz yaşam, hava kirliliği, gürültü gibi faktörler de fiziksel sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Örneğin, yapılan bir çalışmaya göre, yeşil alanların azlığı çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu riskini artırıyor.

Peki, bu olumsuz tablonun önüne nasıl geçebiliriz? Öncelikle, kişisel olarak elimizden geldiğince doğa ile iç içe zaman geçirmeye çalışmalı, evlerimizde balkonlarda veya bahçelerde küçük de olsa yeşil alanlar oluşturmaya özen göstermeliyiz. Ayrıca, yerel yönetimlerin kent planlaması yaparken daha çok yeşil alan, parklar, bahçeler oluşturmasını talep etmeli, çevre dostu uygulamaları desteklemeliyiz.

Sadece kendi çevremizde değil, toplum genelinde de doğaya ve yeşile verilen değerin artırılması gerekiyor. Beton yapıların, asfalt yolların ve otoparkların bolluğundan sıkılan, doğayla iç içe yaşama özlemini duyan insanlar olarak, hepimiz elimizden geleni yapmalı ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmalıyız.

 

Exit mobile version