BAŞARI YOLUNDAKİ ENGELLER (1)

“Yetişme ve muvaffak (başarı) olma yolunun genç yolcusu! Bil ki tuttuğun yolda birçok tehlikeli geçitlerin ve yol kesen düşmanların vardır. Gerçi bunlara yalnız sen değil, hayat yolunun her yolcusu rastlayabilir. Fakat bu düşmanlar, senin gibi bir hayatın henüz eşiğindeki tecrübesiz masumlara musallat olmayı (sataşmayı)  çok sever. Seni bunlarla pençeleşecek ve bu düşmanları alt edecek silahın […]

BAŞARI YOLUNDAKİ ENGELLER (1)

“Yetişme ve muvaffak (başarı) olma yolunun genç yolcusu! Bil ki tuttuğun yolda birçok tehlikeli geçitlerin ve yol kesen düşmanların vardır. Gerçi bunlara yalnız sen değil, hayat yolunun her yolcusu rastlayabilir. Fakat bu düşmanlar, senin gibi bir hayatın henüz eşiğindeki tecrübesiz masumlara musallat olmayı (sataşmayı)  çok sever. Seni bunlarla pençeleşecek ve bu düşmanları alt edecek silahın yok değildir. Elverir ki, sen bu silahların kullanabilesin. Kullanmayı bilmez de bir defa alt olursan, bir dana belini kolayca doğrultamazsın. Müsaade et de sana, evvela, yolunu bekleyen düşmanları ve rastlayacağın tehlikeleri göstereyim.

Muvaffakiyetin (başarılı olmanın) ilk düşmanı tembelliktir.

Muvaffak olma (başarı) yolunda senin ilk büyük düşmanın tembelliktir. Burada sana tembelliği tarif edecek değilim. Onu san, ben hepimiz az çok tanırız. Zira öteden beri denile geldiği gibi “İnsan tembel bir hayvandır”. Yalnız ben sana şunu söyleyeceğim ki, tembellik insan karşısına çıkıp da mertçe savaşan bir düşman değildir. Bilakis, eski peri hikâyelerindeki kahramanlar gibi, şekilden şekle girecek ve bin bir hile kullanarak alt etmeye (seni yenmeye) çalışan bir nâmerttir (korkaktır). Tehlikenin büyüklüğü de buradan gelmektedir.

Tembelliğinin yerine, adamına ve çağına göre girmediği kalıp (şekil) yoktur. Herkesin mizacına göre tavır alır ve konuşur. Dilimizde aldığı çeşitli isimler de onun bu sinsiliğini gösterir. Tembelliğin adı havaîliktir. Bir adı gevşeklik, bir adı hoppalık ve züppelik, bir adı uyuşukluk, üşengeçlik, keyfine düşkünlük, ten (beden-deri) severliktir. Tembellik herkesin karşısına her zaman aynı kılıkta çıkmaz. O mesleksiz aktör gibi daima rol değiştirir. Bazen samimi ve iyiliği sever bir dost tavrı alır. Bazen en meşru (uygun) bir mazeret kılığına girer; hasta olur, yorgun düşer ve herkesi haline acındırır.  Bazen iş yapar görünür; hakikatte hiçbir şey yapmaz. Bazen tatlı bir dille konuşur ve gönül çeler. Onun kandırıcı bir felsefesi ve safsata ilmeklerinden örülmüş bir edebiyatı vardır. Tembelliğin kitabından sana bazı parçalar okuyayım da dinle:

Adam sen de… “Çalışanlar ne olmuş sanki?..”, “Üzme kendini şu ölümlü dünyada, çalışmak yıpranmaktır.”, “Hayat dediğin bir şanstır.”, “Şansın varsa her şeyin var demektir.”, “Şansın yoksa kendini parçalasan da bir şey olamazsın.”, “Zaten suyu getiren de destiyi kıran da bir.”, “Sen destiyi kır, suyu başkaları getirsin de afiyetle iç…”, “her bir işin olacağı varsa sırt üstü yatsan da olur, olacağı yoksa, yırtsan da olmaz”, “Hele dursun bakalım, şimdi şöyle yaslan da yarın sabah yaparsın.”, “Hem sana çalışmak yaramıyor; iştahın kaçıyor, neşen sönüyor.”, “Huy bu ya, ben bütün sene kitabı, defteri koltuğumda gezdirmekten; hele kütüphane köşelerinde pineklemekten hoşlanmıyorum.. İmtihanlara şöyle yirmi gün kala kafayı vurur, dersleri hazırlar ve imtihanları mis gibi geçerim.”, “Nedense benim yalnız imtihan üstü zihnime bir açıklık geliyor; sene içinde sanki uykudayım.”,  “Hem ne hacet (lüzumu var), muvaffak (başarılı) olanın ve olmayanın gideceği yer mezarlık değil mi?”,  “Dünyaya insan bir defa gelir; hayattan kâm (zevkini çıkarmaya) almaya bak.”

Tembelliğin kitabında daha neler ve ne yâveler (boş sözler) var. Bildiğin şeylerle başını ağrıtmayayım. Yalnız şunu söyleyeyim ki, eğer tembel isen ve tembelliğin uzvî

(bedene ait) bir hastalıktan ileri gelmiyor da ruhî (psikolojik) bir gevşeklik, uyuşukluk, üşengeçlik, hoppalık ve havaîlik (önemsememek) şeklinde ise, iradeni kullanmak suretiyle muvaffakiyetinin (başarının) bu düşmanını yenebilirsin. Eğer bedeni bir arızan varsa bunun ilacını hekimler bilir”

Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil’in “Gençlerle Baş Başa” adlı kitabında başarıya giden yollar üzerindeki engellerden birini sizinle birlikte okuduk. Gelecek haftalarda diğer engeller ile rahmetli Ali Fuat Başgil beyin yaşam sürecini de sizinle paylaşacağımı düşünüyorum.

 

Exit mobile version