18 Kilometrelik Doğal Mucize
Kanyonun uzunluğu 18 kilometre, yüksekliği ise yer yer 200 metreyi buluyor. En dar noktası sadece 2 metre olan Saklıkent, dev kayaların arasında ilerlerken insanı adeta doğanın kalbine doğru çekiyor. Kalkerli yapısı ve jeolojik fay hatları sayesinde şekillenen bu kanyon, Toros Dağları’nın gölgesinde nefes kesici bir manzara sunuyor.
Köprüden geç, doğanın kalbine ulaş
Saklıkent’in girişinde ziyaretçileri 200 metrelik tahta bir köprü karşılıyor. Bu köprü, kanyonun sarp ve dik yamaçlarına sabitlenmiş durumda. Altınızda şiddetli akan su, çevrenizde sarp kayalıklar… Daha içeriye ilerledikçe karstik kaynaklardan gelen buz gibi suyla karşılaşıyorsunuz. Yaz ortasında bile ayaklarınızı uyuşturacak kadar soğuk olan bu su, Saklıkent’in karakteristik özelliklerinden biri.
Turizm ve yayla yaşamı bir arada
Saklıkent Milli Parkı sadece kanyondan ibaret değil. 12.390 hektarlık alanda Kaş ve Seydikemer ilçesine bağlı yayla köyleri yer alıyor. Akdağ’ın eteklerinde kayak tesisleri, doğa yürüyüş alanları ve kamp rotaları bulunuyor. Bu da Saklıkent’i hem yaz hem kış turizmi için cazip bir noktaya dönüştürüyor.
Keçiyi takip eden çobanın keşfi
Kanyonun keşfi ise bir efsaneyi andırıyor. Rivayete göre, keçisi kaçan bir çoban onun peşinden kanyonun içine kadar giriyor ve bu devasa doğal yapıyla karşılaşıyor. Haber yayılınca bölge halkının merakı artıyor, ardından da Saklıkent’in varlığı resmi kayıtlara geçiyor. Bugün, yılda ortalama 200 bin turist bu eşsiz deneyimi yaşamak için bölgeyi ziyaret ediyor.
Saklıkent’te doğaya saygı şart
Bu doğa harikasını keşfetmek isteyen ziyaretçilerin dikkat etmesi gereken önemli noktalar da var: Kaygan zemin, güçlü su akıntısı ve dar geçitler… Bu yüzden kanyona girerken uygun ayakkabı, can yeleği ve rehber desteği öneriliyor. Aynı zamanda çevreye duyarlı olmak, çöp atmamak ve doğal yapıya zarar vermemek, bu eşsiz güzelliğin korunması açısından büyük önem taşıyor.
Şefiye YILDIRIM