Ege’nin Huzurlu Kucağında
Patriça Koyu’nun berrak ve sığ denizi, özellikle çocuklu aileler için güvenli ve keyifli bir yüzme deneyimi sunuyor. Taşlık kıyılar, ilerledikçe yumuşak kumlara dönüşüyor; çevresi ise zeytin ağaçlarıyla çevrili bir doğa harikasına dönüşüyor. Sabahın ilk saatlerinde dalga sesleriyle başlayan bu sessizlik, gün boyu adeta bir terapi gibi hissettiriyor.
Geçmişin İzleriyle Doğanın İç İçe Dansı
Sadece doğal güzelliğiyle değil, tarihi dokusuyla da dikkat çeken koy, yakınlarında bulunan eski Rum köyü Pateriça’nın kalıntılarıyla geçmişe bir pencere açıyor. Taş evlerin sessiz tanıklığında gezinirken, biraz ileride Ayışığı Manastırı beliriyor. Bu manastır, hem mimarisiyle hem de konumuyla tarih tutkunları için görülmeye değer nadide yapılardan biri.
Tesissizliğiyle Büyülüyor
Patriça Koyu’nda herhangi bir tesis bulunmuyor. Bu da burayı, tamamen doğaya teslim olmak isteyenler için cazip bir hale getiriyor. Sessizliğin ve sadeliğin peşindekiler, yanlarına aldıkları birkaç malzemeyle burada saatlerce denizin ve güneşin tadını çıkarabiliyor. Ziyaretçilerin, yiyecek ve içeceklerini önceden temin etmeleri öneriliyor.
Ulaşım ve Konaklama Bilgisi
Cunda Adası merkezine yaklaşık 30 dakikalık bir araç yolculuğu ile ulaşılan koyun yolu yer yer stabilize olsa da, manzaralar bu yolculuğu keyifli hale getiriyor. Konaklamak isteyenler için Cunda’da birbirinden şirin butik oteller ve pansiyonlar misafirlerini bekliyor.
Şefiye YILDIRIM