Kökleri Osmanlı Mutfağına Dayanan Bir Lezzet
Balıkesir, Ege ve Marmara mutfak kültürlerinin birleşim noktası olmasıyla birçok yöresel yemeğe ev sahipliği yapıyor. Bunların başında ise kelle paça çorbası geliyor.
Osmanlı döneminde “güç çorbası” olarak adlandırılan kelle paça, özellikle sabah erken saatlerde içilen bir besin kaynağıydı. Günümüzde de bu gelenek Balıkesir’de sürüyor. Sabahın ilk ışıklarıyla açılan çorbacılar, dumanı tüten kelle paça kazanlarını hazır ediyor.
Lezzetin Sırrı: Sabır ve Doğallık
Balıkesirli ustalara göre kelle paçanın lezzeti “sabırda” gizli. Kelle ve paçalar, önce özenle temizleniyor, ardından uzun süre boyunca düşük ateşte pişiriliyor. Bu işlem sırasında etin içindeki jelatin, kolajen ve mineraller suya geçiyor. Sonuçta ortaya hem besleyici hem de bağışıklık sistemini güçlendiren yoğun aromalı bir çorba çıkıyor.
Ustalar, kelle paçanın terbiyesiz yapılması gerektiğini vurguluyor: “Gerçek lezzeti etin suyundan alır, un veya yumurta terbiye çorbanın ruhunu bozar.”
Balıkesir’de Çorbacılık Bir Kültür
Balıkesir’de kelle paça yalnızca bir yemek değil, aynı zamanda bir buluşma kültürü. Gece geç saatte işten çıkanlar, sabah işe gitmeden önce ısınmak isteyenler veya uzun yolculuk molası verenler, çorbacıların önünde buluşuyor. Bu gelenek özellikle kış aylarında yoğunlaşırken, birçok Balıkesirli için kelle paça “günün başlangıcındaki enerji deposu” anlamına geliyor.
Kentin merkezinde ve ilçelerinde yer alan köklü lokantalar, her sabah kazanlarını erkenden kaynatıyor. Çorbanın yanında sarımsak, sirke, pul biber ve sıcak lavaş servis edilmesi, bu geleneğin olmazsa olmazı.
Şifasıyla Kış Aylarının Kurtarıcısı
Kelle paça, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirmesi ve soğuk algınlığına karşı koruyucu etkisi nedeniyle kış aylarında yoğun ilgi görüyor. İçeriğindeki kolajen, cilt sağlığı ve eklem yapısı üzerinde olumlu etkiler sağlıyor. Ayrıca içerdiği yüksek protein oranı sayesinde sporcular ve yoğun tempoda çalışanlar için de enerji kaynağı olarak görülüyor.
Sıla SOLAKLAR VERİM