Altın Kum, Cam Gibi Deniz
Kılıç Koyu’nun sahili, incecik altın sarısı kumlarla çevrili. Denizi öyle berrak ki, suya adım attığınız anda ayak parmaklarınızı net bir şekilde görebiliyorsunuz. Sığ ve dalgasız yapısı sayesinde özellikle çocuklu ailelerin gözdesi haline gelen koy, doğayla güvenli bir temas kurmak isteyen herkes için adeta bir açık hava terapisi sunuyor.
Ne Tesis Var Ne Gürültü: Sadece Sen ve Doğa
Burada ne bir otel var ne de market… Hiçbir tesisin bulunmaması, Kılıç Koyu’nu özel kılan en önemli unsur. Gelenler çadırını kuruyor, yiyeceğini getiriyor ve doğanın ritmine ayak uyduruyor. Gece yıldızların altında kamp yapmak, sabah gözlerini denizin serinliğine açmak isteyenler için burası bir rüya noktası.
Son 200 Metre Sabır İstiyor, Ama Değecek!
Koyun büyüleyici atmosferine ulaşmak biraz çaba gerektiriyor. Aracınızla ancak belli bir noktaya kadar ilerleyebiliyorsunuz, son 200 metrelik bozuk yol, doğanın koynuna girmeden önceki son eşik. Ama bu zorluğun ucunda sizi bekleyen manzara, bütün zahmeti unutturuyor.
Doğayı Korumak En Büyük Sorumluluk
İşletmesiz olması burayı eşsiz kılıyor ama aynı zamanda büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Doğaya çöp bırakmamak, ses kirliliğinden kaçınmak ve çevreyi korumak, Kılıç Koyu’nun ruhunu yaşatmanın en temel şartları arasında yer alıyor.
Balıkesir’in Henüz Keşfedilmemiş Hazinesi
Kılıç Koyu, henüz çok fazla kişi tarafından bilinmeyen, ama bir kez gidildiğinde unutulması mümkün olmayan bir yer. Kalabalıklardan uzak, doğayla baş başa bir tatil düşleyenler için Balıkesir’in saklı cevheri olmaya devam ediyor. Sessizliğin kıymetini bilen herkes için Kılıç Koyu, gidilecek değil; yaşanacak bir yer.
Şefiye YILDIRIM