Eski Hazine Müsteşarı ve iktisatçı Mahfi Eğilmez, CNBC-e’de katıldığı programda Türkiye ekonomisi ve 2026 yılı asgari ücret artışına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Eğilmez, enflasyon görünümündeki bozulmanın sürdüğünü belirterek reel sektörün fiyatlama davranışlarına dikkat çekti.
Programda özellikle enflasyon beklentileri, alım gücü kaybı, bütçe yapısı ve sepet kurun etkileri üzerinde duran Eğilmez, asgari ücret hesaplamasında yıl içindeki erimenin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
“Beklentiler için olağanüstü adımlar gerekiyor”
Enflasyonun kırılması için sıradan önlemlerin yeterli olmadığını belirten Eğilmez, ekonomideki beklenti bozulmasının sürdüğünü ifade etti. Reel sektörün fiyatların düşmeyeceğine yönelik güçlü sinyaller verdiğini söyleyen Eğilmez, şunları dile getirdi: “Beklentilerin iyileşmesi için daha güçlü ve olağanüstü gelişmeler gerekiyor. Reel sektör enflasyonu yüksek bekliyor. Bu da fiyatlama davranışlarının tahmin edilenden daha yukarıda seyrettiğini gösteriyor.”
Eğilmez, yüzde 30 seviyesinin dünyadaki yüksek enflasyon yaşayan ekonomilerde “psikolojik bir bariyer” haline geldiğini belirterek Arjantin ve Türkiye kıyaslamasına dikkat çekti.
“Asgari ücrette en az 28 bin 735 TL şart”
2026 yılı asgari ücret zammına ilişkin değerlendirmesinde çalışanların yıl içindeki alım gücü kaybının dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Eğilmez, 2025 başında 22 bin TL olarak belirlenen asgari ücretin ciddi bir erime yaşadığını söyledi.
“Yüzde 30’luk değer kaybını telafi edebilmek için asgari ücretin en az 28 bin 735 liraya çıkarılması gerekiyor. Eğer refah payı da eklenirse rakamın 30 bin liraya yaklaşması gerekir. Bunun altındaki bir artış, enflasyonun yükünü tamamen çalışanların sırtına bindirmek olur.”
Eğilmez’e göre yüzde 30 zam, yıl boyunca kaybolan satın alma gücünü ancak telafi edebiliyor.
“Bütçede sorun gelirde değil, harcama disiplininde”
Programda bütçe dengesine de değinen Eğilmez, devletin gelir tarafında bir problem olmadığını, asıl yükün harcama kalemlerinden kaynaklandığını belirtti.
“Vergi gelirlerinde belirgin bir sorun yok. Harcama tarafını daha kontrollü bir yapıya oturtabilirsek bütçe çok daha sağlam bir çerçeveye kavuşur.”
“Sepet kurun euro lehine hareketi avantaj sağlıyor”
Kur gelişmelerine ilişkin değerlendirmesinde sepet kurdaki artışın enflasyonla paralel seyrettiğini aktaran Eğilmez, dolar ve euro dengesinin Türkiye açısından kritik olduğuna dikkat çekti.
“Sepet kur yıl içinde yaklaşık yüzde 27 arttı. Enflasyon da yüzde 28–29 bandında. Bu paralel ilerleyiş önemli. Bizim açımızdan olumlu olan ise euronun dolara göre daha hızlı yükselmesi. Çünkü borçlarımız ve ithalatımızın büyük kısmı dolarla, ancak gelirlerimizin önemli bir bölümü euroyla.”
Eğilmez’e göre euro lehine hareket, dış ticaret dengesi açısından kısa vadede Türkiye’nin lehine bir tablo oluşturuyor.
Ömer Faruk KARATOSUN