ALA VERE DALA VERE, KURT MEMET NÖBETE!

Karlı dağların arkasında, İran ile Azerbaycan ve Ermenistan’la sınırdaş, bana göre şirin mi şirin pasajlarıyla ünlü serhat şehri, turizm ile ticaret üssü, devr-i Osmanî’de eyalet merkezi ve Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin 1936’lı yıllarına kadar da İl merkezi olarak görev ile sorumluluğunu üstlenen ve İshak Paşa Sarayı’nı bünyesinde barındıran İlçemizde çok değişik fakat birbiriyle bağlantılı uzun yıllar […]

ALA VERE DALA VERE, KURT MEMET NÖBETE!

Karlı dağların arkasında, İran ile Azerbaycan ve Ermenistan’la sınırdaş, bana göre şirin mi şirin pasajlarıyla ünlü serhat şehri, turizm ile ticaret üssü, devr-i Osmanî’de eyalet merkezi ve Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin 1936’lı yıllarına kadar da İl merkezi olarak görev ile sorumluluğunu üstlenen ve İshak Paşa Sarayı’nı bünyesinde barındıran İlçemizde çok değişik fakat birbiriyle bağlantılı uzun yıllar süren kamu görevimden tekaüt olunca memleketim deyip Balıkesir Vilayetine iskân oldum.

Emekli olduktan bir süre sonra kendimi sudan çıkmış balık gibi hissettiğimden dolayı olacak ki; Adnan Menderes Mahallesinden İl merkezine çoğu zaman vakit geçirmek ve spor olsun diye yaya yürüyüşüyle gelip gidiyor ve de Baş Çeşme Mezarlığı karşısında Mirzabey Mahallesi Yoğurtçu Camii yakınında ve de kenarında Muhtarlık bürosunun da bulunduğu küçücük parkta mola veriyordum çoğu zaman.

Benim gibi yürüyerek gelip gidenlerin de mola verdiği banklarda otururken etrafı temaşa ediyor ve Edremit Caddesinden geçip giden müteharrik vasıtaları seyrediyor, banklara oturup nefes alıp verenlere de hal ü hatır sorarak iki beşlik bozmaya ve dahi tanışıp çevre oluşturmaya çabalıyordum. Mirzabey Mahallesi Muhtarı ile tanışıp zaman zaman hava ile sudan, kara ile denizden, çöl ile ormandan vb. bahsederek tıkırtı ile lakırdı yaparak bilgi alış verişi bağlamında da memleket ile ülke meselelerine kendimize göre çözüm üretiyorduk.

Bu meyanda Mirzabey Mahalle Muhtarlığı İdare Heyetinin 1.Üyesi Mehmet KORKMAZ beyle de tanışmış olduk. Mehmet KORKMAZ Beyin, o günün emeklisi ama öncesinde Balıkesir SSK Müdürlüğü Yurtdışı İlişkiler Şefi olduğunu da öğrenmiş bulundum. Hatıralar ile unutulmaz anılarımız ve yaşayarak kazandığımız tecrübe ile deneyimlerimizi karşılıklı anlatırken, söz sırası Mehmet beyde olacak ki 14.08.2009 tarihinde bir ikinci vakti anlattığı bir yaşam kesitini o zamanlar bilgisayarıma kaydetmiştim. Nasip bu günlere imiş ve sizinle de paylaşayım istiyorum. 2009 yılının Mirzabey Mahalle Muhtarlığı 1. Üyesi Mehmet bey kardeşimizden işittiklerimi aynen aktarıyorum:

“Almanya’da çalışmış ve Türkiye’ye dönmüş Balıkesirli hemşerimiz bir Türk vatandaşı. Balıkesir Saat Kulesinin orada taksicilik yapıyor. O zamanın parasıyla 8 milyar borçlu görünüyor Almanya’da. Ve Alman hükümeti resmi olarak Türk işçinin borcunu ödemesini isteyen bir yazıyı SSK Genel Müdürlüğü kanalıyla Balıkesir SSK İl Müdürlüğüne gönderiyor. Saat Kulesi yanında taksicilik yaptığını pek çok insanın ve SSK çalışanları tarafından da bilinen kişinin ev adresine tebligatı gönderiyor. Ne cevap gelse iyi?

Tebligat zarfının üzerinde “Belirtilen adreste bu isimli şahıs yoktur!”. Hanımı ve çocuklarının 7/24 saat oturduğu, gece veya gündüz yemek yiyerek uyuyup dinlenmek ve barınmak ile sığınmak,  duş alıp oturmak için taksicinin de ailesiyle birlikte paylaştığı evde bulunmadığına dair açıklamayı siz bile görseniz “Buyurun buradan yakın” demekten kendinizi alamazsınız değil mi?

Gelişmeler bu minvalde olunca taksiciyi tanıyanlar ve bu işten bilgisi olanlardan biri:

“-Yahu arkadaş, sen buradasın ve o adreste oturuyorsun. Postacı seni nasıl bulamadı?” diye sorduğunda taksiciden aldığı cevap:

“-Ben Almanya’da çalışırken (artık ne yapmışsa ve ne ile ilgiliyse) niçin Türkiye’ye kesin dönüş yaptım biliyor musun? Orada ödemeden kaçtığım bu parayı ben enayi miyim ki, burada ödeyeyim!” Şark kurnazlığına bakın sayın okuyucularım! Ondan sonra Avrupalı bize gıcık, bizi sevmiyorlar, bizi içlerine almazlar teranelerinin altında yatan bir boyut da bu olsa gerek. Bu bağlamda bana sitem edenleriniz mutlaka olacaktır. Amma velâkin Türkiye’miz ile AB. ilişkilerinin olumsuzluk içeren alt yapısını iyi bilenlerden biri olduğumu da ifade edebilirim. Kendini bilmez bir kültür elçimizin yaptığı yanlış tanıtım ile lekelenen Türk ile Türk – İslam imajımızı ne zaman ile nerede ve nasıl düzeltebiliriz?

Bu sözde şark kurnazlığı Türkçe ve Arapça ile Fransızca ve Kürtçe şivemizin karışımı olduğunu bildiğim yukarıdaki başlığı aklıma getirdi. Yani “ALA VERE DALA VERE (ALÂ VARE DÖ LÂ VARE), KURT (KÜRT) MEMET NÖBETE! = ”Alâ vare, de lâ  vare, kurt Memet nöbete mi?” sorusunu sizinle de paylaştığımı düşünüyorum canlarım.

 

Exit mobile version