GSM şirketleri, yüksek tarifeler, gereksiz ek ücretler ve yanıltıcı kampanyalarla tüketicileri adeta tuzağa düşürüyor. Mobil internet paketleri ve konuşma süreleri üzerine yapılan oyunlar, birçok kullanıcıyı mağdur ediyor. Hedef kitleleri arasında gençler ve öğrencilerin de yer alması, bu durumun daha da kaygı verici bir hal almasına neden oluyor. Hedef kitlenin savunmasızlığı, şirketlerin haksız kazançlar elde etmesine yol açıyor. Ancak, bu duruma dur diyecek bir denetim mekanizmasının eksikliği, durumu daha da vahim kılıyor.
Sigorta şirketleri de benzer bir şekilde, poliçe satışında tüketicilere sundukları vaatleri yerine getirmediği gibi, hasar durumlarında da karmaşık süreçler ve uzun bekleyişler ile müşterilerini mağdur ediyor. Özellikle zorunlu trafik sigortası gibi konularda, tüketiciler adeta bir kısır döngüye hapsediliyor. Yüksek primler ödenirken, karşılığında alınan hizmetin kalitesi sorgulanır hale geliyor. Tüketiciler, haklarını aramak istediklerinde ise karşılarına çıkan bürokratik engellerle mücadele etmek zorunda kalıyor.
Bankacılık sektörü de bu soygunların bir parçası. Faiz oranları, masraf kalemleri ve gizli ücretler, bankaların sunduğu hizmetlerin altında yatan karanlık gerçekler arasında yer alıyor. Tüketiciler, kredi alırken ve hesap açarken, bankaların sunduğu avantajlı görünümün arkasındaki tuzakları göremiyor. Bu durum, finansal okuryazarlığın yetersizliğini de gözler önüne seriyor.
Araç muayene istasyonları ise başka bir sorun. Belirli bir ücret karşılığında yapılan muayenelerin, çoğu zaman gereksiz işlemlerle şişirilmesi, tüketicilerin zarara uğramasına neden oluyor. Muayene sırasında yapılan ekstra testler ve bakımlar, birçok sürücü için sürpriz maliyetler doğuruyor.
Bu çarpık sistemin durdurulması ve tüketicinin korunması adına, denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi ve şeffaflığın artırılması elzemdir. Tüketici hakları dernekleri ve sivil toplum kuruluşları, bu konuda daha aktif rol alarak, mağduriyetleri dile getirmeli ve kamuoyu oluşturmalıdır. Sonuç olarak, ahlaksız soygunlara dur demek için birlikte hareket etme zamanıdır. Tüketiciler, haklarını savunmalı ve bu adaletsizliklere karşı seslerini yükseltmelidir.
YORUMLAR