Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, “Açıklanan bu tutar milyonlarca emekçiyi açlığa ve sefalete mahkûm ettiği görülmelidir. Asgari ücret seviyesi konuşulurken sadece açlık sınırı verisini dikkate almak yeterli değildir. Asıl bakılması gereken, asgari ücret yönetmeliğinde de ifade edilmiş olan, insanların beslenme ihtiyaçlarının yanında barınma, ulaşım, sağlık, eğitim ve kültürel faaliyetler, için de ihtiyaç duyulan harcamaları karşılayacak seviyede olmasıdır. Açlık sınırını referans almak, Türkiye’de var olan derin yoksulluğu kabullenmek anlamına gelir.” dedi.
Genel Başkan Yardımcısı Karatepe, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Tüm Türkiye’nin gözü kulağının bugün açıklanan asgari ücrette olması aslında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun çok iyi bir göstergesidir. Normalde çalışan nüfusunun %2-3’ünü ilgilendirmesi gereken bir konu tüm halkı ilgilendiriyorsa bunun nedenlerine çok ayrıntılı bir biçimde bakmak gerekir.
Eski Bakan Vedat Bilgin, yaptığı bir açıklamada, asgari ücretlilerin ülke nüfusuna oranının %37 olduğunu söylemiş ama asgari ücretten 100 TL, 200 TL fazla alan çalışanları da eklediğimiz zaman bu oran kaça çıkıyor? Bu ücreti alanlar da bu orana dahil edildiğinde oran %50 civarına çıkmaktadır.
DİSK-AR raporuna göre ise tüm ücretli çalışanların %64’ü ise asgari ücretin altı ile bir buçuk katı üstünde çalışmaktadır. Yani asgari ücret temel ücret olmuş durumda. Asıl bu durumun değişmesi gerekir.
Türkiye Avrupa ülkeleri içinde en yakın rakibi Slovenya’nın 2.5 katı oranla asgari ücretli ile en çok çalışanın olduğu ülkedir.
2013’te Avrupa’da Türkiye’den düşük asgari ücretli 14 ülke varken, 2023 yılı sonunda sadece 4 ülke vardır.
Bugün açıklanan 17.002 TL’lik tutar büyükşehirlerde ortalama ev kirası düzeyindedir. Türk-İş’in hesaplamasına göre, Kasım ayında açlık sınırı 14 bin 25 TL’ye, yoksulluk sınırı 45 bin 686 TL’ye yükseldi. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 18 bin 239 TL’ye yükselmiş durumda.
Görüldüğü gibi bugün açıklanan asgari ücreti esas aldığımızda, eğer ailede üç asgari ücret elde eden çalışan yok ise o hane yoksuldur. Bu işsizlik ortamında da bir evden 3 kişinin çalıştığını düşünmekte hayaldir.
Açıklanan bu tutar milyonlarca emekçiyi açlığa ve sefalete mahkûm ettiği görülmelidir.
ASGARİ ÜCRET NE OLMALIYDI?
Emeğin mili gelirden aldığı pay TÜİK verilerine göre de sürekli azalmaktadır.
Bugün açıklanan 17.002 TL’lik asgari ücret maalesef beklentileri karşılamamıştır.
Bugün açıklanan asgari ücret ancak TÜİK verilerine göre hesaplanan enflasyonu bir süreliğine telafi edecek bir düzeydedir. 2024 yılının ilk yarısında ortaya çıkması beklenen yüksek enflasyonu dikkate aldığımızda, bugün yapılan artışın etkisinin hızla ortadan kalkacağı görülmektedir. Bu nedenle iktidarın asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesi konusundaki ısrarına karşı çıkıp, yılın ikinci yarısında yeniden bir ücret belirlenmesini sağlamalıyız.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak tavrımız nettir. Biz emekçilerden yanayız. Emekçilerimizi açlığa ve sefalete mahkûm eden bu sistemi değiştirmek için mücadeleye devam edeceğiz. Bu çerçevede, asgari ücret seviyesi konuşulurken sadece açlık sınırı verisini dikkate almak yeterli değildir. Asıl bakılması gereken, asgari ücret yönetmeliğinde de ifade edilmiş olan, insanların beslenme ihtiyaçlarının yanında barınma, ulaşım, sağlık, eğitim ve kültürel faaliyetler, için de ihtiyaç duyulan harcamaları karşılayacak seviyede olmasıdır. Bu nedenle sadece açlık sınırını referans almanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü bunu yapmak, yani açlık sınırını referans almak, Türkiye’de var olan derin yoksulluğu kabullenmek anlamına gelir. Biz yoksulluğu kabullenmek yerine onu ortadan kaldıracak politikaları hayata geçireceğiz. Amacımız tüm yurttaşlarımızın insan onuruna yakışır bir seviyede gelir elde ederek hayatlarını sürdürmeleridir.”
Burcu DEMİR