15 TEMMUZ GAZİSİ O ANLARI ANLATTI:“KIŞLALARINIZA GERİ DÖNECEKSİNİZ”

15 Temmuz 2016 gecesi Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) organize ettiği hain darbe girişimine karşı direnmek için sokaklara çıkan binlerce vatandaştan sadece birisi olan Muammer Polat, göğsüne yediği kurşuna rağmen hainlere direnmeye devam etti. O anların çok zorlu olduğunu ifade eden Polat, bacaklarına saplanan şarapnel parçalarını hastanede fark ettiğini ve o parçalar yüzünden birçok ameliyat geçirmek […]

15 TEMMUZ GAZİSİ O ANLARI ANLATTI:“KIŞLALARINIZA GERİ DÖNECEKSİNİZ”

15 Temmuz 2016 gecesi Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) organize ettiği hain darbe girişimine karşı direnmek için sokaklara çıkan binlerce vatandaştan sadece birisi olan Muammer Polat, göğsüne yediği kurşuna rağmen hainlere direnmeye devam etti. O anların çok zorlu olduğunu ifade eden Polat, bacaklarına saplanan şarapnel parçalarını hastanede fark ettiğini ve o parçalar yüzünden birçok ameliyat geçirmek zorunda kaldığını belirtti.

15 Temmuz 2016 günü ve gecesinde yaşanan olayları İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlatan kamu görevlisi, evli ve 2 çocuk babası Gazi Muammer Polat, olayları anlar anlamaz aklına Türkiye’nin Suriye ve Irak haline getirilmeye çalışıldığını düşündüğünü, buna izin vermemek için her şeyi yapmayı göze aldığını vurgulayarak, “Üç yaşındaki evladımla beraber parktaydık. Sesimizi mutluluğumuzu, huzurumuzu uçak sesleri, bomba sesleri bozdu. Gölbaşı Özel Harekat binasına bomba atılmasıyla beraber sesi fark ettim. Arkadaşlarımı aradığımda durumu öğrendim ve öğrenir öğrenmez aklıma direkt olarak Suriye ve Irak’ın durumu geldi. Ülkemizin bu hale gelebileceğini düşündüm. Derhal dışarı çıkmam gerektiğini düşündüm ve harekete geçtim. Eşim çıkmamı istemedi, hatta ağladı kendisi. Ama benim çıkmam gerekiyor dedim. Ülkeyi Irak ve Suriye haline getirmek istiyorlar. Bu bir müdahale. Buna bizim de halk olarak müdahale etmemiz gerekiyor dedim. Aracıma bindim. Jandarma Genel Komutanlığı ışıklarına geldiğim zaman oradaki tankları gördüm. İşte dedim bizim duracağımız yer burası. Arabayı durdurdum. Asker direkt silahı çekti uzaktan. Zırhlı birliklerden gelen askerler ‘Geri gidin’ diye bağırdılar bize. Ben de aynı şekilde siz geri gideceksiniz dedim. Yolda giderken Cumhurbaşkanımızın sesini duymuştum radyoda. Siz kışlalarınıza döneceksiniz diye bağırmaya başladım. Asker uzun namlulu silahını benim kafama doğru uzatıp yanımdan sıkmaya başladı. Ben alttan kayıt yapıyordum telefonumla beraber. Askeri ikna etmeye çalıştım ama baktım ikna edemiyorum aynı zamanda da insanlar da çeşitli yerlerde bekliyorlar. Kalabalığı toplamaya külliyenin önüne geçmeye çalışan kalabalık bir grubu bulvara doğru çağırdım. Apartmanların altında bekleyen, uzakta kalanlar bu askerleri buradan yollamamız lazım dedim. Beş tane tank vardı. Tankın başında bir yarbay vardı. Biz askerlere müdahil olmaya başladık. İkna etmeye çalıştık. Askerlerin bir kısmının gözleri doluydu açık konuşmak gerekirse ama bir kısmı da haindi. Uyuşturucunun etkisinde gibiydi. Büyülenmiş gibiydi. Bir silahı bize tutuyordu, yanımızdan sıkıyordu ama bizde korku yok Elhamdülillah. Kışlalarınıza geri döneceksiniz, Cumhurbaşkanı Başkomutan emrine itaat edeceksiniz diyerek askerleri geri çekmeye çalıştık. içimizde yaşlılarımız vardı, gençlerimiz vardı, çocuklar vardı, anneler, babalar vardı. Derken gruptan bir tane arkadaş, ‘Yarbay ateş et talimatı verdi’ diye bağırmaya başladı. Benim aklımda da yarbaya yanaşmak vardı. Yarbaya yanaşıp ya etkisiz hale getirmek ya da konuşup ikna etmek istiyordum. Yarbay ‘ateş et’ talimatı verince ben de kamerayı bahane ederek iki tankın arasına girdim. Aradan beş on saniye geçmeden helikopter geldi. Helikopter taramasında çok fazla insanımız şehit düştü. Helikopterden seken mermiler benim göğsümden girdi çıktı. Etrafıma baktığımda çok şehidimiz vardı. Çok parçalanmış şehidimiz vardı. Allah rahmet eylesin hepsine. Mekanları cennet olsun” ifadelerini kullandı.

“Ben göğsümün ağrısından göğsümün acısından bacaklarımdaki yaraları fark edememiştim”

Göğsüne gelen kurşunun  acısından dolayı diğer yaralarını fark edemeyen Gazi Polat, aldığı yaraların cennette kendisine nişan olacağını vurgulayarak, “Ben göğsümün ağrısından göğsümün acısından bacaklarımdaki yaraları fark edememiştim. Röntgen için işte pantolonumu çıkarttığımda pantolonun delik deşik olduğunu gördüm. Baldırımda büyük bir parça vardı. İkinci ameliyatımı on beş Temmuz’dan üç beş ay sonra Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde gerçekleştirdik. göğsümdeki yara, baldırımdaki yaralar hala maalesef o günü bize hatırlatıyor. O günün anıları inşallah cennette de bize nişanımız olur Allah’ın izniyle” dedi.

“15 Temmuz zaferdir. Bu zafer milletimizindir”

Topyekun bir şekilde bir zafer kazanıldığına ve bu zaferin Çanakkale Zaferi ve Kurtuluş Savaşı’ndan bir farkı olmadığını ifade eden Polat, şu sözleri kaydetti: “Ülkemizde kırk yıllık, elli yıllık olan bu kangren parmağını milletimizle beraber dik durarak başarıyla sonuçlandırdığımıza inanıyorum. 15 Temmuz zaferdir. Bu zafer milletimizindir. Hain örgütlerin küresel sistemin üzerimize oynadığı oyunu bozarak elde ettiğimiz ikinci kurtuluş zaferimiz kutlu olsun. Benim gözümde 15 Temmuz Çanakkale’den farksız. Kurtuluş Savaşı’ndan farksız. Çok önemliydi. Dünyanın imrenerek izlediği bir olaydır.” İHA

Exit mobile version