Takvimler 1 Mayıs’ı gösterdiğinde, meydanlarda sadece pankartlar değil; bir toplumun emeği, çabası ve yıllara yayılan mücadelesi de dalgalanır. Bugün sadece bir tatil günü değildir; bugün alın terinin, emeğin ve onurlu bir yaşam talebinin tarih boyunca susturulamayan çığlığıdır.
Bir sabah ezanı vaktinde uyanıp metroya yetişen işçiden, sırtına yük binen hamala; makine başında saatlerce ter döken kadınlardan, bir inşaat iskelesinde geleceğe duvar ören ustalara kadar herkesin günüdür bugün. Herkesin aynı çatı altında, aynı hayalle buluştuğu bir gün: İnsan onuruna yaraşır koşullarda yaşamak ve çalışmak…
Ne yazık ki hâlâ birçok sektörde alın terinin karşılığı verilmiyor. Sigortasız işçiler, geçim derdinde ezilen emekliler, güvencesiz çalışan gençler… Emeğin değeri çoğu zaman kelimelerde kalıyor. Bu yüzden 1 Mayıs, sadece kutlanacak değil, hatırlanacak ve hatırlatılacak bir gündür. Emeğin onuru yalnızca alkışla değil, hakla taçlandırılır.
Yıllar önce “8 saat iş, 8 saat dinlenme, 8 saat uyku” talebiyle başlayan bu mücadele bugün hâlâ farklı biçimlerde sürüyor. Artan hayat pahalılığı, düşen alım gücü ve güvencesiz çalışma koşulları, emeğin kazanımlarını tehdit ediyor. İşte tam da bu nedenle 1 Mayıs, hâlâ güncel, hâlâ diri bir gündür.
Bugün, işçinin yalnız olmadığını hatırlattığımız gündür. Bugün, alın terine saygının sadece sözde kalmaması gerektiğini haykırdığımız gündür.
Emeği kutsal bilen bir toplumda, emeğe hakkını vermek sadece görev değil, aynı zamanda bir insanlık borcudur.
Bugün meydanlar sessizse de alın teri konuşur. Bugün sesler cılız çıksa da emek susmaz.